1. Hukuk Dairesi 2020/3600 E. , 2021/2450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL
Taraflar arasındaki davadan dolayı ... Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.02.2016 gün ve 2008/65 Esas - 2016/34 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 02.06.2020 gün ve 18559 Esas - 2066 Karar sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları..."dan intikal eden 839 ada 64 parsel sayılı taşınmazdaki 10 numaralı bağımsız bölümün davalılar ...ve ... tarafından sahte vekaletnameler ile önce davalı ..."a daha sonra davalı ..."e, son olarak da davalı ..."e satış suretiyle devredildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adlarına tesciline, olmadığı takdirde taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ... vekili, tapu memurlarının üzerlerine düşen tetkik ve araştırmayı yaparak satış işlemini usulüne uygun şekilde gerçekleştirdiklerini, 3. kişinin ağır kusuru ile illiyet bağının kesildiğini, böylelikle Tapu Müdürlüğünün ve Hazine’nin sorumluluğunun bulunmadığını belirtip davanın husumetten reddini savunmuştur.
Davalı ..., taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, dava dilekçesinde iddia edilen sahtecilik işlemleriyle ilgili bir bilgisinin olmadığını, taşınmaz üzerine haciz konulmasını engellemek ve para ihtiyacını karşılamak için taşınmazı teminat amaçlı davalı ...’e devrettiğini, ...’e olan 65.000,00 TL borcunu ödedikten sonra taşınmazı emlakçı aracılığıyla tanımadığı diğer davalı ...’e bedeli karşılığında sattığını, iyiniyetli olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., ticaretle uğraştığını, dava dışı ... Yazkan’a verdiği 65.000,00 TL borca teminat olarak, borç ödendiğininde iade etmek şartıyla çekişme konusu taşınmazı ...’nin kardeşi olan davalı ...’tan temlik aldığını, borcun ödenmesinin ardından taşınmazın devri için ...’ye vekaletname verdiğini bilahare taşınmazı devrettiğini, tapu siciline güvenip iyiniyetli olarak taşınmazın mülkiyetini devraldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., halen ikamet etmekte olduğu çekişme konusu taşınmazı gazete ilanından görüp emlakçı aracılığıyla satın aldığını, satış bedelini ödediğini, diğer davalıları tanımadığını, tapu siciline güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirtip davanın husumetten, zamanaşımından ve esastan reddini savunmuştur.
Davalı ..., savunma getirmemiş, diğer davalılar zamanaşımı itirazında bulunup davada ileri sürülen sahtecilik eylemine ilişkin olarak sorumluluklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Davalı ...’ın yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmişlerdir.
Mahkemece, son kayıt maliki davalı ... yönünden iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteminin reddine, diğer davalılar yönünden tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş, kararın bir kısım taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine Dairece, "Tapu müdürlüğünde yapılan işlemin dayanağı olan vekaletnameler sahte olmayıp yapılan işlemde bir usulsüzlük bulunmadığı, tapu müdürlüğüne atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından tapu aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, ayrıca 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf bulunmakla karar ve ilam harcından diğer davalılar ile birlikte sorumlu tutulması doğru değildir.Hal böyle olunca; davalı tapu müdürlüğü bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 839 ada 64 parsel sayılı taşınmazdaki 10 nolu bağımsız bölümün mirasbırakan İbrahim Karal adına kayıtlı iken 16.09.2002 tarih 6784 yevmiyeli intikal + satış işlemi ile davalı ..."a temlik edildiği, anılan resmi akitte mirasçılardan ...yı Kadıköy 21. Noterliğinin 25.07.2002 tarih 15667 yevmiyeli vekaletnamesi ile davalı ..."in, Hürriyet"i ise Kadıköy 18. Noterliğinin 03.09.2002 tarih 31832 yevmiyeli vekaletnamesi ile davalı ..."ın vekil olarak temsil ettiği, çekişmeli taşınmazın davalı ... tarafından 18.09.2002 tarihinde davalı ..."e, ... tarafından da 18.10.2002 tarihinde son kayıt maliki davalı ..."e satış suretiyle devredildiği, 1947 doğumlu mirasbırakanın 04.11.1998 tarihinde ölümü üzerine geride mirasçı olarak kardeşi davacı ... ile yeğenleri Özgür ve Can Ömer"in mirasçı olarak kaldıkları, 10.04.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre satışta kullanılan vekaletnamelerin aldatıcılık yeteneğini (iğfal kabiliyetini) haiz bulundukları anlaşılmaktadır.
Bu durumda bozma ilamında maddi hataya dayalı olarak "Tapu müdürlüğünde yapılan işlemin dayanağı olan vekaletnameler sahte olmayıp yapılan işlemde bir usulsüzlük bulunmadığı, tapu müdürlüğüne atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından tapu aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken," ibaresi yazılı ise de, somut olayda satış işlemi sahte vekaletname ile gerçekleştirildiğinden TMK"nın 1007. maddesi gereğince kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Hazine sorumludur. Anılan bu husus karar düzeltme isteği üzerine bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin (6100 sayılı HMK"nın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK."nun 440. maddesi uyarınca kabulüne, Dairenin 02.06.2020 tarihli, 2016/18559 Esas, 2020/2066 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verilip işin esasının incelenmesine geçildi.
Hemen belirtilmelidir ki; toplanan deliller ve tüm dosya içeriği ile, son kayıt maliki davalı ..."in ediniminde kötü niyetli olduğu hususunun kanıtlanamadığı, dolayısıyla Türk Medeni Kanunu 1023. maddesinin koruyuculuğu altında olduğu saptanarak tapu iptal tescil isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı ... dışındaki tarafların sair temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Ancak, 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf bulunmakla karar ve ilam harcından diğer davalılar ile birlikte sorumlu tutulması doğru değildir.
Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün B fıkrasının hükümden çıkarılarak yerine B bendi olarak “Alınması gereken 14.686,60 TL harçtan 135,00 TL peşin harç ve 3.500,89 TL tamamlama harcının mahsubu ile geriye kalan 11.050,71 TL harcın ... ve Hazine dışındaki davalılardan tahsili ile Hazine"ye gelir kaydına" cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. maddesi gereğince hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.