10. Hukuk Dairesi 2017/5290 E. , 2019/8613 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılardan ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince "istinaf başvurusunun HMK 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine" karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava, 13.08.2014 tarihinde meydana gelen ve Kurum sigortalısı ... "ın yaralanması ve hastanede vefatı ile sonuçlanan iş kazası nedeniyle, sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ve tedavi giderinden oluşan 147.950,54 TL Kurum zararından ıslah ile 103.565,38 TL sının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebine ilişkindir.
II- CEVAP:
Davalı ... vekili, müteveffa sigortalının; davalının kardeşi ve aynı zamanda işverenin ortağı olduğunu ve izafe edilen kusur oranını kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi cevap vermemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “2015/46 Esas sayılı ve Birleşen dosya 2015/360 Esas sayılı dosya yönünden davanın kabulü ile, 103.565,38 TL kurum zararı alacağından 97.385,81 TL gelirin gelir onay tarihi olan 11.02.2015 tarihinden, 6.179,57 TL hastane masrafının fatura tarihi olan 12.09.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müstelsilen alınarak davacı kuruma verilmesine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı ... vekili, davalının meydana gelen olayda herhangi bir kusuru olmadığını, davalı kooperatifin basiretli tacir gibi davranmadığını, asıl işverene izafe edilen %20 kusur oranından da müvekkilinin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
B- BAM KARARI
"Davalı ... vekilinin, ... 5. İş Mahkemesinin 14.12.2016 Tarih ve 2015/46 Esas - 2016/244 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurusunun, HMK"nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE" karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... vekili, davalının meydana gelen olayda herhangi bir kusuru olmadığını, müvekkiline verilen kusur oranı % 50 iken % 70 kusur oranı üzerinden sorumlu tutulmasının, asıl işverene izafe edilen %20 kusur oranından da müvekkilinin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması talep edilmiştir.
IV-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava, 13.08.2014 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelir ve tedavi giderlerinden oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
Sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporları ile ulaşılan sonuçlar, rücu davasında Kurumun taraf olmaması nedeniyle bağlayıcı nitelikte bulunmamakta, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden ayrıntılı irdeleme içermesi halinde güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir.
Dosya kapsamından, kazanın tek tanığı müteveffa sigortalı ..." ın kardeşi İrfan Karayılan"ın olay nedeni ile yapılan soruşturma kapsamında polis merkezinde verdiği ifadede; "Asansör kepçesinin dört tarafında koruma muhafazası vardır. Ancak kardeşim mermer taşlarını asansörün kepçesine dengesiz ve düzensiz olarak koyduğu için mermer taşlar düştü" dediği, davacı Kurumun Müfettişine de benzer beyanda bulunduğu görülmekle, sigortalıya verilen kusur oranının olaya uygun olmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece öncelikle, kaza nedeniyle açılmış tazminat ve ceza davası olup olmadığı araştırılarak, varsa celbedilerek, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalıların ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan kusur raporu aldırılmak suretiyle maddi oluşa ve kanuna uygun olarak belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi’nin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi kararının HMK.’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."a iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine ve kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 14.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.