11. Hukuk Dairesi 2015/13003 E. , 2017/1215 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 25/06/2015 tarih ve 2014/12-2015/618 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 1987 yılından itibaren devam etmekte olan ... - ... - ... - ... - ... - ... - ... ve ... bölgesinde ... ve ... marka kaloriferlerin bakım hizmeti sunulması konusunda sözleşme bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmeye duyduğu güven çerçevesinde yatırım yaptığını, ancak davalının 2007 yılından itibaren müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği bölgede kendi çağrı merkezi sistemini kurduğunu, bu kapsamda müvekkilinin ciddi bir şekilde zarara uğradığını, 2013 yılında hiç kâr elde edemediğini, daha sonra müvekkiline sözleşmenin sona erdiğine yönelik ihtarname gönderildiğini ileri sürerek portföy tazminatı, sözleşmesel zarar ve uğradığı kâr kaybı olarak 2.000,00"er TL"den toplam 6.000,00 TL maddi, ayrıca şirket ortağı ..."ın yaşadığı üzüntü sebebiyle kalp rahatsızlığı geçirdiğini, baypas ameliyatı olduğunu ileri sürerek 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu sözleşmenin standart yetkili servis sözleşmesi olduğunu, ilgili sözleşmenin mutlak bir bölgesel kısıtlama içermediğini, kurulan sistem ile müvekkili şirketin yetkili servisleri arasında rekabeti kısıtlamadığının Rekabet Kurumu’nun 06.11.2012 tarih 2012/5-75 dosya ve 12-54/1526-544 K. sayılı kararı ile açıkça belli olduğunu, “portföy tazminatı” adıyla anılan bu nedenle yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesine aslen yeni hukuki durum olarak değil de ilk defa kanuni düzenlemeyle denkleştirme istemi olarak isimlendirilen tazminatı da isteyemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; incelenen tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasındaki sözleşmenin 15/01/2013 tarihinden sonra yenilenmediği, davalı borçlunun bu olaydan sorumlu tutulabilmesi için sözleşmenin davalının kusuru ile ihlal edilmiş olduğu hususunun ispat edilemediği gerekçesiyle davacının sözleşmesel zarar ve kâr kaybı talebinin reddine, davacının son beş yılı zararla kapattığı gerekçesiyle portföy tazminatı alacağının reddine, manevi tazminatın şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle de manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıda yazılı bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Dava 6102 sayılı TTK m. 122"de düzenlenen denkleştirme istemine ilişkin olup, bu talebin kabul edilebilmesi için, maddede aranan tüm koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir. Denkleştirme talebinde bulunabilmek için sözleşmenin sona ermesi yeterli olup, sözleşmenin hangi sebeple sona erdiğinin bir önemi yoktur. Sözleşme; sürenin son bulması, iflas, ölüm, kısıtlama veya feshi ihbarla sona ermiş olabilir (Sabih ARKAN, Ticari İşletme, 2015, s.228).
Acente, sözleşmeyi haklı bir sebep olmaksızın feshetmiş ise veya müvekkil acentenin kusuru sebebiyle sözleşmeyi haklı sebeple feshetmiş ise acente denkleştirme talebinde bulunamaz. Diğer bir anlatımla sözleşmenin sona ermesinde acentenin kusurlu bir davranışının olmaması gerekir (Rıza Ayhan, Mehmet Özdamar, Hayrettin Çağlar, Ticari İşletme, 2016, s.546).
Somut olayda, davacı acentenin sözleşmenin sona ermesinde bir kusurunun olmaması nedeniyle denkleştirme talebinde bulunabileceği, istenebilecek tazminat miktarının TTK m. 122/2 uyarınca son beş yılda alınan yıllık komisyon ve varsa diğer ödemelerin ortalamasını aşmayacağı, mahkemece, gerektiğinde mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, bu sınırı aşmayacak şekilde, davacı tarafın tazminat isteminin değerlendirilmesi gerekirken, davacı şirketin kârlılık durumunun olmaması, diğer bir anlatımla son beş yılda zarar ettiği gerekçesiyle tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu sebeple davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 01/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.