10. Ceza Dairesi 2018/2738 E. , 2018/5721 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı"nın, 08/05/2018 tarihli yazısı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/12/2016 tarihli ve 2016/235 esas, 2016/858 sayılı kararının kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 15/05/2018 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli hakkında, 12/03/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yapılan soruşturma sonucunda TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine, bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, ayrıca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması halinde erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılacağı hususunun ihtar edilmesine karar verildiği,
2- Denetimli serbestlik ve tedavi tedbirinin infazı aşamasında, şüphelinin yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesi ile kamu davasının ertelenmesi kararı kaldırılarak kamu davası açıldığı,
3- Yapılan yargılama sonucunda, Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/12/2016 tarihli ve 2016/235 esas, 2016/858 sayılı kararı ile “sanığa yeniden tebligat yapılması ve bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı taktirde sanık hakkında dava açılması gerektiği” şeklindeki gerekçeye dayanılarak kovuşturma şartı bulunmadığından bahisle “karar verilmesine yer olmadığına” ve “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına” karar verildiği, kararın yasa yolu incelemesinden geçmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma Talebi:
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, "Dosya kapsamına göre, mahkemesince 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun"un 191. maddesinde yükümlülüklere uymamakta ısrar etme şartı getirilmiş olduğundan ve sanığa yapılan tebligatların yükümlülüklere uymamakta ısrar etme eylemini doğuracak nitelikte bulunmadığı ve bu şekliyle kovuşturma şartı oluşmadığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." ve 191/4-a maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,...hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklinde düzenlemeler yer aldığı,
5271 sayılı Kanun"un 175/1. maddesi uyarınca iddianamenin kabulü ile kamu davasının açılmış olduğu ve kovuşturma evresinin başladığı, kovuşturma aşamasının anılan Kanun"un 176 ve devam eden maddelerde izlenen usûl çerçevesinde yürütüleceği ve yargılamanın mezkur Kanun"un 223/1. madde uyarınca, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi şeklinde sınırlı olarak sayılan hükümlerden biri ile veya aynı maddenin 8. fıkrasında düzenlenen durma kararı ile sonlandırılabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilerek, Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/12/2016 tarihli ve 2016/235 esas, 2016/858 sayılı kararının bozulması istenmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi:
TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde, "Kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ... hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmüne yer verilmiştir.
CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasında, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." hükmü öngörülmüştür.
Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan TCK"nın 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması isteğiyle açılan davada, "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda, mahkeme tarafından CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, CMK’nın 223. maddesinde karar ve hüküm türleri arasında sayılmayan “karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu, bununla birlikte mahkemece “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin devamına” karar verilmiş olması karşısında, mahkemece verilen kararın esasen “durma kararı” niteliğinde olduğu ve bu şekildeki bir yasaya aykırılığın 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin kıyasen uygulanması ile Dairemizce düzeltilmesinin mümkün olduğu değerlendirilerek kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
D) Karar :
Açıklanan nedenlerle, kanun yararına bozma talebi yerinde görüldüğünden; karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 15/12/2016 tarihli ve 2016/235 esas, 2016/858 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak, gerekçe bölümünde ve hüküm fıkrasında yer alan “karar verilmesine yer olmadığına” şeklindeki ibarenin ÇIKARILMASINA, çıkarılan bu ibarenin yerine “kamu davasının durmasına” ibaresinin YAZILMASINA, hükmün gereklerinin bu şekilde yerine getirilmesine, dosyanın Adalet Bakanlığı"na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, 12.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.