14. Hukuk Dairesi 2017/5381 E. , 2021/1470 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18/01/2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulünle dair verilen 12/05/2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili,.... Beldesi, Büyüktekir Mahallesi 379 ada 2 parsel sayılı sayılı taşınmazın evveliyatının yayla olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile yayla olarak sınırlandırılmasını ve özel siciline yazılmasını istemiştir.
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü davalı temyiz etmiştir.
4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesinde yapılan tanıma göre; yaylak, çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerlerdir. Mera, yaylak ve kışlakların özel mülkiyete geçirilmesi, amacı dışında kullanılması, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilmesi olanaksız olduğu gibi sınırlarının daraltılması da mümkün değildir.
Dava konusu taşınmaz ... Beldesi, ...Mahallesi, ... Mevkiinde bulunmaktadır. .... adlarıyla bilinen yaylalarla çevrilidir. Burası ülkemizin en büyük yaylalarının yer aldığı "...Yaylası" olarak anılmaktadır. Ancak, yerinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişi beyanında, fenni, orman mühendisi ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporlarda dava konusu 379 ada 2 parsel sayılı taşınmazın çevre taşınmazları ile birlikte Akça (eski adı Şıhlı) Köyü sınırı içerisinde kaldığı, Şıhlı Köyünün Akça adını aldığı, 1992 yılında belediye teşkilatının kurulması ile....Mahallelerinin oluşturduğu Akçatekir Beldesinin kurulduğu taşınmazın ...Köyü yerleşik alanı içerisinde kaldığı, umuma ait yayla, yaylak alanlarının dava konusu parselin çok uzağında kaldığını, öncesinin de şahıs taşınmazı olduğu, orman sayılmayan, toprak yapısı itibariyle kadim tarım toprağı vasfında olduğu bildirilmiştir.
Davada sağlıklı bir sonuca ulaşmak için öncelikle ilk adı Şıhlı olan Köyün kuruluş tarihi İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğünden sorulmalı, böylelikle Şıhlı Köyünün Kadim Köy olup olmadığı yönü üzerinde durulmalı, yine bu köye ait en eski tarihlisinde başlamak üzere idari sınır belgeleri ile sınırlar bir haritaya bağlanmışsa haritası da istenilmeli, ...Köyüne ait mevcut en eski sınırname yerel bilirkişiler yardımıyla keşfen zemine uygulanmalı, köyün kuruluşundaki idari sınırları belirlenmeli, dava konusu taşınmazın Şıhlı Köyünün ilk idari sınırları kapsamında kalıp kalmadığı saptanmalı, eğer dava konusu taşınmaz kadim Şıhlı Köyünün idari sınırları içerisinde kalıyorsa seçilecek ve keşifte bulundurulacak harita mühendisi bilirkişiye daha önce sağlanacak eski tarihli memleket haritasındaki durumu incelettirilmeli, köyün ikamet edilen veya tarım alanları içerisinde kaldığı belirlenirse, özel mülkiyete konu teşkil edeceği kabul edilmeli, keşifte mahalli bilirkişi dava konusu taşınmazın kadim Şıhlı Köyünün tarım alanında kaldığının, .... Köyünden ..."un malı iken satış yolu ile davalıya satılarak temlik edildiğini beyan ettiğinden satışı yapan ilk malik veya onun murislerine ait nüfus kimlik bilgileri getirtilerek bu kişilerin gerçekten Şıhlı Köyü nüfusuna kayıtlı olup olmadıkları yönü üzerinde durularak mahalli bilirkişinin sözleri denetlenmeli, bütün bunların sonucuna uygun hüküm kurulmalıdır.
Tüm bu inceleme ve araştırmalar yapılmadan davanın yazılı olduğu şekilde kabulü doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
Ayrıca, 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde 20/06/2007 tarihli ve 26558 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 30/06/2007 tarihli ve 5685 sayılı Mera Kanununda değişiklik yapılmış; "Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1/1/2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen, kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
Birinci fıkrada; nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin Hazinece açılan davalardan, taşınmazların emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir." hükmü getirilmiştir.
09/03/1988 tarih ve 1987/2- 860- 232 sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararında vurgulandığı üzere kural olarak herhangi bir yasa ve düzenleyici hüküm o Yasanın yürürlüğe girdiği aydan itibaren hukuksal sonuç meydana getireceğinden 5685 sayılı Kanunla 4342 sayılı Mera Kanununun Geçici 3. maddede yaptığı değişiklerin uygulanıp uygulanmayacağının inceleme ve araştırma konusu yapılması gerekir.
Buna göre dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yaylak yerlerden olduğu saptanırsa olayda hükmü aynen yukarıya yazılan 4342 sayılı Mera Kanununun Geçici madde 3, birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı inceleme ve araştırma konusu yapılmalı, başka bir anlatımla yaylak olduğu saptanarak Yasa uyarınca Hazine adına tescil edilmesi gereken taşınmaza davalının emlak ve rayiç bedeli toplamının yarısı depo ettirilerek Hazinenin bu bedel karşılığı davadan Kanun gereği vazgeçmesi gerekip gerekmediği yönü üzerinde durulmalıdır.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.