10. Hukuk Dairesi 2019/5831 E. , 2019/8556 K.
"İçtihat Metni"
... adına Av. ... ile 1-... adına Av. ... 2-.... adına Av. .... arasındaki dava hakkında Ankara 2. İş Mahkemesinden verilen 10/10/2013 tarih 2008/956 E. - 2013/1242 K. sayılı hükmün, Dairemizin 30.05.2019 tarih ve 2017/3733 E. - 2019/4972 K. sayılı ilâmı ile davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinin süre aşımından reddine, davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden hükmün onanmasına karar verilmiştir. Davalı Kurum avukatı tarafından maddi hata nedeniyle kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1-İş Mahkemeleri Kanun’unun 8/3’üncü madde hükmü uyarınca İş Mahkemelerince verilen kararlara ve buna bağlı Yargıtay ilamına karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ne var ki, Yargıtay onama ve bozma kararlarında açıkça maddi hatanın bulunması hallerinde dosyanın yeniden incelenmesi mümkündür. Zira maddi yanılgıya dayanılarak verilmiş olan onama ve bozma kararları ile hatalı biçimde hak sahibi olmak evrensel hukukun temel ilkelerine ters düştüğünden karşı taraf yararına sonuç doğurmamalıdır.
Dairemizin 30.05.2019 tarih ve 2017/3733 E. - 2019/4972 K. sayılı ilamının, dosyaya havaleli temyiz dilekçesi ve ilgili belgeler ile birlikte, maddi hataya dayalı olduğu anlaşıldığından onama kararının ortadan kaldırılmasına,
2- Davalı kurum vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Hizmet tespitine yönelik davalarda, 5510 sayılı Kanun 86. maddede (506 s. K m. 79), mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamlarının dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu nedenle sigortalının ücretinin ve davalı ...’na (Devredilen SSK) davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur.
Davanın niteliği gereği çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli serbestlik söz konusu değildir. Ücretin ispatında Hukuk Genel Kurulu’nun 2005/409-413, 2010/480-523, 2011/608-649 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 200. (1086 sayılı HUMK m. 288) maddesinde yazılı sınırları aşan, ücret alma iddialarının, yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret miktarı maddelerde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür.
Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar için veya bu miktar üzerinde olsa bile varlığı iddia edilen çalışma süresine ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması halinde tanık dinletilmesi mümkündür (1086 sayılı HUMK m. 292; HMK m. 202). Eğer ispat sınırının altında kalan ücretler, yine işçinin imzası bulunan belgelere dayanıyorsa yine aksinin yazılı delillerle ispatlanması gerekecektir (HMK m. 201).
5510 sayılı Kanun 82. maddede (506 sK. M. 78) prime esas günlük kazançların alt ve üst sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. Günlük kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanır.
İncelemeye konu somut olayda, davacının ... Toplu Konut İnş. Ltd. Şti. işçisi olarak 07/09/2007"den itibaren elektrik usta başısı olarak çalışmaya başladığı, son net maaşının 2.200,00 TL olduğu ileri sürülererek davacının 07/09/2007 - 30/04/2008 tarihleri arasındaki hizmetinin gerçek ücreti üzerinden tespitine karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile emsal ücret araştırması sonucu davacının bildirimi 07/09/2007 - 10/12/2007 tarihleri arasındaki 36 günlük çalışmasının günlük bürüt 60,00 TL ücret üzerinden gerçekleştiğinin tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacının gerçek ücretinin tespitinde, emsal ücret araştırmasından hareketle sonuca gidilmiş ise de, yukarıdaki esaslar dahilindeki deliller celp edilip, değerlendirildikten sonra, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3-Kabule göre de, hüküm fıkrasında 12/10/2007 yerine, 10/12/2007 olarak yazılması infazda tereddüte mahal verdiğinden hatalı bulunmuştur.
O hâlde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.