14. Hukuk Dairesi 2017/3270 E. , 2017/6981 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.06.2012 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, İİK"nın 121. maddesi uyarınca alınan yetki belgesine dayalı olarak açılan ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Bir kısım davalılar, dava konusu taşınmazların satılmasını istemediklerini belirterek davanın reddini savunmuş; davalı ..., 123 ada 4 parsel üzerinde evinin bulunduğunu, bu parselin satılmamasını, kendi payına düşen yerin ayrılmasını istediğini beyan etmiş; davalı Hazine vekili, müvekkili idarenin paydaş olduğu taşınmazdaki ortaklığın öncelikle aynen taksim, olmadığı taktirde satış yoluyla giderilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 123 ada 4 parsel ve 108 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, diğer taşınmazlar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı Hazine vekili ve bir kısım davalılar temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davasını paydaşlardan (ortaklardan) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara (ortaklara) karşı açar. HMK."nun 27. maddesi hükmü uyarınca, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi haklarıyla bağlı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Hukuki dinlenilme hakkı, Anayasının 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının en önemli unsurudur. Bu itibarla, paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.Öte yandan, paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesinde bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.Somut olaya gelince; dava konusu 123 ada 4 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından ..."nin ölü olduğu, hüküm tarihinden sonra sunulan mirasçılık belgesine göre bir kısım mirasçılarının davada davalı olarak yer aldıkları; ancak, mirasçısı..."ın davaya katılımının sağlanmadığı anlaşıldığından mahkemece, adı geçen mirasçının ya da ölmüş olması halinde mirasçılarının davaya katılımları sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran bir kısım davalılara iadesine, 28.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.