14. Hukuk Dairesi 2017/3334 E. , 2017/6944 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.11.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, ... İli,... İlçesi, 566 ada, 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazlardaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.Davalı ... vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, "dava konusu taşınmazlarda imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edildiği ve bu kararın kesinleşmesi nedeniyle parselasyon işleminin hukuki dayanağı kalmadığından ortaklığın sona erdiği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.Somut olaya gelince; dava konusu 566 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar, 13.03.2013 tarihinde imar uygulaması suretiyle tescilli iken, yargılama sırasında ... 1. İdare Mahkemesinin 19.09.2013 tarihli 2013/242 Esas ve 2013/907 karar sayılı ilamıyla sicil dayanağı imar uygulamasının iptal edildiği ve derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği; bunun üzerine... Belediye Başkanlığı tarafından yeni bir imar uygulaması yapılması yönünde Belediye Encümen kararı alındığı, ne var ki davalı ... tarafından bu uygulamanın da iptali için ... 2. İdare Mahkemesinde dava açıldığı ve yargılama sonucunda 15.11.2016 tarihli 2015/419 Esas ve 2016/1155 sayılı kararıyla anılan imar düzenlemesi işleminin de iptaline karar verildiği, ancak bu kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmaktadır.Öte yandan; Dairemizce verilen mahalline iade kararı gereği getirilen belgelerden, dava konusu 506 ada 5 parsel sayılı taşınmazın kütük sayfasının 13.03.2013 tarihli şuyulandırma işlemi ile kayıtlı bulunduğu, sicil kaydının kapatılmadığı, sadece ada ve parsel numaralarının 673 ada 5 sayılı parsel olarak değiştirildiği, ancak bilgisayar kaydında ise 15.01.2016 tarihinde "imar" suretiyle kaydedildiğinin belirtildiği anlaşılmış, diğer çekişmeli 506 ada 7 parsel sayılı taşınmazın ise, tedavüllü tapu kayıtları (geldi ve gitti kayıtları denetlenebilir biçimde kütük sayfaları) getirtilmemiş ve en son imar uygulamasının dayanağı olan tüm belediye encümen kararları ile şuyulandırma cetvelleri de dosya kapsamına alınmamıştır. Yine, 673 ada 5 sayılı imar parselinde karardan sonra davalılardan ..."in payını dava dışı ... "e temlik ettiği görülmektedir.
Hal böyle olunca; öncelikle ... "in davada yer almasının sağlanması, sonra çekişmeli taşınmazların tedavüllü tapu kayıtları ile sicil dayanakları olan imar uygulamasına ilişkin bilgi ve belgelerin (belediye encümen kararları, şuyulandırma cetvelleri vs.) getirtilmesi, tapu kayıtlarında kütük sayfaları ile bilgisayarda düzenlenen kayıtlar arasındaki çelişkinin neden kaynaklandığının araştırılması,... 2. İdare Mahkemesinin 2015/419 Esas ve 2016/1155 Karar sayılı ilamının kesinleşmesinin beklenilmesi, İdare Mahkemesinin imar uygulamasının iptaline ilişkin kesinleşmiş kararlarıyla sicil kayıtlarının kendiliğinden eski hale dönmeyeceği, eski hale iadenin ancak belediyece alınacak yeni bir idari kararla veya ilgilisince açılacak kadastral parselin ihyası davası sonucunda verilecek ve kesinleşecek ilamla mümkün olabileceği gözetildiğinde, böylesi bir durumda taraflara kayıtların düzeltilmesi olanağının tanınması ve bunun bekletici mesele yapılması oluşacak en son tapu kayıtları itibariyle de taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken; yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 27.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.