3. Hukuk Dairesi 2013/16624 E. , 2014/1278 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : AYDIN 1.AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2013
NUMARASI : 2012/1299-2013/391
Taraflar arasında görülen yardım nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalının kızı olduğunu, halen Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi 3.sınıfta eğitim gördüğünü, eğitim giderlerinin fazla olduğunu belirterek aylık 500 TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; Kıbrıs Gazisi olduğunu ve aldığı gazi maaşından yaklaşık 450,00 TL"nin icra marifetiyle kesildiğini, elinde pek para kalmadığını, Bağ-Kur"dan bağlanan maaşının ise aylık 330,00 TL olduğunu, başka geliri ve işi olmadığını, nafaka ödeme imkanının olmadığını, bankalardan çektiği kredileri ödeyemediğini bu nedenle nafaka ödeme imkanının bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 125,00 TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve hükmedilen bu nafakanın gelecek yıllarda dava tarihi esas alınmak suretiyle her yıl TÜİK tarafından açıklanacak ÜFE artış oranlarında arttırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazlarıa gelince;
Dava; yardım nafakası talebine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür. Aynı kanunun 365.maddesinin 2.fıkrasında davanın; davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibaret olduğu düzenlenmiştir.
Türk Medeni Kanunu"nun 328/2 maddesine göre; çocuk ergin olduğu halde eğitime devam ediyorsa, ana ve babasının durum ve koşullarına göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.
Hukuk Genel Kurulu"nun 07.06.1998 gün, 1998/656; 688 sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakasına karar verilebilmesi için nafaka isteyenin yardım edilmemesi halinde zarurete düşeceğinin anlaşılması gerekmektedir. Zarurete düşme terimi çok sıkıntılı bir durumu ve ekonomik şartları ifade eder. Hükmedilecek yardım nafakasının miktarı yalnızca sözkonusu sıkıntılı durumu önlemeye matuftur. Yardım nafakası yoluyla nafaka isteyenin geçiminin ve her türlü gereksinmelerinin sağlanması gerekmez.
Eğitimine devam eden reşit birey kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun ise ana babasından öğrenimini tamamlayıncaya kadar yardım nafakası isteyebilir. Ne var ki bunu vermekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi asıldır. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde Medeni Kanun"un 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Somut olayda dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların baba kız oldukları; davacının Tıp Fakültesi 3.sınıf öğrencisi olduğu, yurtta kaldığı, aylık 280 TL burs aldığı başkaca geliri olmadığı, mahkemenin kabulüne göre davalı babanın ise gazi emeklisi ve ayrıca Bağ-Kur emeklisi olduğu toplam aylık 900,00 TL civarında gelirinin olduğu ayrıca şoförlük de yaptığı ve bir evinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yardım nafakasının niteliği, davalının gelir durumu, davacının üniversitede öğrenim gördüğü nazara alındığında hükmedilen nafaka miktarı az olup, Türk Medeni Kanunu"nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiştir. Bu itibarla davacı tarafın temyiz itirazları yerinde görülerek hükmün bozulması gerekmiştir.
O halde mahkemece yapılacak iş; davalının şoförlükten kazandığı gelirin de tam olarak araştırılarak, davacının giderleriyle, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde, hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır.
Bundan ayrı olarak, bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar, kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntıları ile ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin, her türlü karalarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasanın 141/3.maddesi ile ona koşut bir düzenleme içeren HUMK 388.maddesi (6100 sayılı HMK 297.maddesi) işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Taraflara hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur.
Somut olayda, mahkemenin ilamda belirtilen gerekçe kısmında yardım nafakası miktarı 175 TL olarak belirtilmiş, hüküm kısmında ise 125 TL yardım nafakası belirlenmiştir. Gerekçe kısmının hüküm kısmına uygun olmaması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.