Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/17965
Karar No: 2017/6916
Karar Tarihi: 27.09.2017

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/17965 Esas 2017/6916 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/17965 E.  ,  2017/6916 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.08.2013 gününde verilen dilekçe ile mera iddiası ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı Hazine, dava konusu 4438 ada 14 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan 324 ada 23, 24, 26, 28 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalı belediye adına tespit edildiği ancak bu taşınmazın 1953 yılında tahsis edilen mera tahsis kararının sınırlarında kaldığını, taşınmazın ifraz edilerek değişik parsellere gittiğini ve imar uygulaması ile de dava konusu taşınmazın arsa vasfı ile 4342 sayılı Mera Kanunun 3. maddesindeki şartların oluşmamasına rağmen davalı Belediye adına tescil olunduğu, bu tescilin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve Hazine adına tescilini talep etmiştir.Davalı, 4342 sayılı Mera Kanunun 3. maddesi şartlarının oluştuğunu ve tapuya güven ilkesi gereğince davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazların yoğun yerleşim alanında kalmadığı, üzerinde yapı ve ağaç bulunmadığı ve 4342 sayılı Mera Kanunun Geçici 3. maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazların mera olarak sınırlandırılarak özel sicile kaydına karar verilmiştir. Hükmü, davacı Hazine vekili ve davalı temyiz etmiştir.Mahkemece verilen hükmün, Dairemizin 14.04.2015 tarih 2014/12288 -1015/4104 E-K Sayılı ilamı ile, Taşınmazın 02.02.1953 Tarihli ... mera norm kararında belirtilen sınırlar içerisinde olup olmadığı mahalli bilirkişilerden de istifade edilerek belirlendikten sonra 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanılarak saptanması, artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün olup olmadığı imar planı ve ada bazında araştırılıp tespit edilmesi gereğince bozulmasına karar verilmiştir.Bozmaya uyularak yapılan Yargılama sonunda mahkemece, ziraat bilirkişisinin mera vasfını yitirdiği mera niteliği ile kullanma olanağının kalmadığını bildirmiş ise de, yerleşim yeri olarak işgal edilme şartı bulunmadığı ancak 2.2.1953 tarihli mera norm krokisinin fenni sıhhate haiz olmadığı, bölgedeki meranın sınırlarını bilecek mahalli bilirkişi tespinin mümkün olmadığı, davacının iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.27.05.2004 tarihli ve 5178 sayılı Yasanın 5. maddesi ile 4342 sayılı Mera Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmış ve eklenen geçici 3. Madde ile; “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen, kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin Hazinece açılan davalardan, taşınmazların emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir.
     (Ek fıkra: 3/6/2007-5685/1 md.) Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan, Hazine adına tescil edilmesi gerekirken belediyeler adına tescil edilen ve belediyelerce konut veya işyeri yapılmak üzere bedelsiz olarak veya bedeli karşılığında gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine tahsis edilen, daha sonra Hazine tarafından ilgili belediye aleyhine açılan davalar sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilerek mera, yaylak ve kışlak özel siciline yazılan, fakat daha sonra bu Kanun hükümlerine göre mera, yaylak ve kışlak vasfı değiştirilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazlardan; herhangi bir kamu hizmeti için gerekli olmayan, Hazinece herhangi bir tasarrufa konu edilmeyen ve halen tapuda Hazine adına kayıtlı olan  taşınmazlar, tahsis tarihindeki arsa değerine devir tarihine kadar geçen süre için yasal faiz eklenerek belirlenecek bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla adlarına tahsis yapılanlara devredilir” hükmü getirilmiştir.
    Yukarıya aynen alınan madde hükmünden anlaşılacağı üzere; 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinin uygulanacağı taşınmazlar, öncesi mera iken yasanın öngördüğü koşulların gerçekleşmesi sebebiyle aslında Hazine adına tescili gereken veya Hazine adına tescili gerekirken gerçek veya tüzel kişiler adına tescil edilecek taşınmazlardır. Başka bir anlatımla 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi hükmü, belediye adına tescil edilerek belediyenin özel mülkü haline gelen taşınmazlara uygulanamaz. Bir yörede 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesine göre işlem yapılabilmesi için;
    a) Mera, 4342 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde bulunmalıdır. Zira bu tarih itibariyle köy sınırları içerisinde bulunan veya bu tarihten sonra belediye ve mücavir alan sınırları içerisine alınan meralarda bu madde hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur.b) Mera, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içerisinde kalmalıdır. Bu tarihten sonra imar planı içerisine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda bu madde hükmü uygulanmaz. Yasa hükmünde geçen “imar planından” maksat ise, her türlü ölçekteki plan yani nazım, uygulama veya mevzi imar planlarıdır.
    c) Meranın yerleşim yeri olarak işgal edilmesi yani bu şekilde kullanılması durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce mevcut olması gerekir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda bu madde hükmü uygulanamaz. Bu maddenin uygulanmasında “yerleşim yeri” kavramı konut, konaklama, turizm, sanayi, askeri v.b. amaçlar için kullanılmak üzere planlanarak yapılaşmış veya eskiden beri bu amaçlarla kullanılan şehir, kasaba ve beldelerin üzerinde yapılaşma bulunan yerleşim alanlarını ifade etmektedir.d) Diğer bir koşul da meranın mera niteliği ile kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmamasıdır.Yukarıda belirtilen şartların varlığı duraksamasız saptanmadan belediye ve diğer kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti bu kurum ve kuruluşlara bırakılamaz. Bu gibi yerler yasa uyarınca Hazine adına tescili gereken yerler olacağından, mahkemece 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi koşullarının varlığı veya yokluğu üzerinde yeterince durulmalıdır. Somut olayda; Dava konusu taşınmazın 324 ada 63 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşmuş 324 ada 146 parsel sayılı taşınmazın imar görmesiyle oluşan imar parseli olduğu anlaşılmaktadır. 29.04.2016 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu 4438 ada 14 parsel sayılı taşınmaz sayısal mera krokisinin dışında, norm kararında tarif edilen hudutlar içerisinde olduğu, 1953 tarihli mera krokisinde bulunan bazı sınırların mevcut paftalarda bulunmaması, sayısal krokisinin paftaya tam olarak ablike edilememesi mera sınır krokisi ile çalışma altlıklarının zaman bütünlüğünün olmaması nedenleri ile mera krokisinin uygulanabilirliğinin güçleştiği, yöreyi iyi bilen bilirkişilerden faydalanılarak sınırların zeminde belirlenmesinin mümkün olabileceği bildirilmiştir. 04.05.2016 tarihli ziraat bilirkişi ve şehir planlayıcı bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın kendisi yerleşim alanında bulunduğu ancak fiili kullanım durumuna göre taşınmaz üzerinde herhangi bir yapılaşma işgali bulunmadığı, taşınmaz üzerinde mera bitkilerinin bulunduğu, temel kazısı yapılan ve açılan yollar üzerinde bulunan kısımlarda mera bitkisi olmadığı, taşınmazın yakın çevresinde yapılaşmaların mevcut olduğu mera olarak kullanılmasının teknik açıdan uygun olmayacağının belirtildiği ancak ada bazında değerlendirme yapılmadığı, mahkemece itibar edilen bilirkişi raporlarının denetime elverişli olmadığı gibi tereddütleri ortadan kaldırıcı nitelikte de olmadığı anlaşılmaktadır. Mahallinde yeniden keşif yapılarak keşifte yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişilerden faydalanılarak konusunda uzman olan üç kişiden oluşan harita mühendisi ve ziraatçi bilirkişi ve şehir plancısı bilirkişisi aracılığı ile uygulama yapılmalı, mera norm kararındaki sınırlar mahalli bilirkişilere sorularak arazi üzerinde tespit ettirilmeli, mera norm kararında belirtilen sınırların dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığı duraksamasız belirlenmeli, saptanan sınırlar ve dava konusu taşınmazın konumu teknik bilirkişinin çizeceği krokide işaretlettirilmeli, yapılan araştırma sonunda dava konusu taşınmazın mera norm kararı sınırlarında kaldığının tespit edilmesi halinde 2981 sayılı Kanunun 10/c maddesi ve imar planı uygulama haritaları kapsamına göre mera olan taşınmazın 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak ve bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanılarak, taşınmazın yapılaşma durumu ve yerleşim yerinde kalıp kalmadığı, şehir planlayıcı bilirkişiye imar kanunundaki yerleşim yeri tanımlarına göre ayrıntılı olarak incelettirilerek 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim alanında kalıp kalmadığı duraksamasız belirlenmeli ve ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmalı, meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığı parsel bazında değil, imar planları ve ada bazında ziraatçi bilirkişiye incelettirilerek ayrıntılı ve denetime elverişli rapor alınmalı, 6100 sayılı HMK"nın 290. maddesi hükmü gereğince keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi