3. Hukuk Dairesi 2013/16547 E. , 2014/1205 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 8. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2013
NUMARASI : 2012/4-2013/697
Taraflar arasında görülen ziynet alacağı davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili; tarafların boşandığını, davacının eşinden hakaret ve şiddet görmesi nedeniyle çocuğunu alarak evi terk ettiğini, ziynet eşyalarını alamadığını ileri sürerek, düğünde takılan takı seti, 15 adet çeyrek altın, 2 adet yarım altın, 15 adet bilezik, 2 adet yüzük, 1 adet künye, 1 adet kolye olmak üzere ziynet eşyalarının aynen, olmadığı takdirde bedeli olan 23.790,00 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; ileri sürülen iddiaların mesnetsiz olduğunu, davacının müşterek çocuk Barış"ın okuluna giderek karnesini aldığını, eşyalarını toplayarak davalıya haber vermeden ailesinin yanına gittiğini, planlı olarak ziynet ve değerli eşyaları alarak evden ayrıldığını, boşanma davasından sonra da diğer eşyaları götürdüğünü, ziynetlerin davacıda olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ziynet eşyalarının davacıdan zorla alındığının veya götürülmesine engel olunduğunun ya da müşterek konutta kaldığının kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.
Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. (6.Hukuk Dairesi 09.05.2011 tarih ve 2011/1701-6067, 6.Hukuk Dairesi 06.03.2012 tarih ve 2012/333-3494, 3.Hukuk Dairesi 13.03.2013 tarih ve 2013/3318-4289)
Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, ispat yükü altındadır.
Somut olayda, her ne kadar davacı davalıdan şiddet gördüğü çoçuğunu da alarak evi terkettiğini, bu nedenle yatak odasındaki yatağın bazasında bulunan altınları alamadığını ve ziynet eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürmüş ise de, iddiasını sadece duyuma dayalı beyanda bulunan tanık anlatımları olduğundan MK. 6.maddesine göre bu külfet davacı tarafından isbat olunamamıştır.
Ayrıca, bununla birlikte davacı, delil listesinde açıkça yemin deliline de dayanmış olduğundan davacıya, ziynetlerin elinden alındığı, davalı tarafta kaldığı konusunda yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.