Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/1032
Karar No: 2019/8501
Karar Tarihi: 12.11.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/1032 Esas 2019/8501 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2018/1032 E.  ,  2019/8501 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi

    Dava, 1479 sayılı Yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalılık başlangıç tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı, 23.02.1988 tarihinin 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık başlangıcı olarak tespitini istemiştir.
    II-CEVAP
    SGK vekili, davanın reddini savunmuştur.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk derece mahkemesi, “...Davacı, davalı beyanları, bilirkişi raporu, emsal Yargıtay Kararları ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davacının sigorta başlangıç tarihi olarak kabul edilmesini talep ettiği 23/02/1988 tarihinde, kuruma tescil edilmediği ve herhangi bir prim ödemesi yapılmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile, “...Davanın Reddine;...” karar vermiştir.
    B-BAM KARARI
    ... Bölge Adliye Mahkemesi, “...davacının 23.02.1988-05.02.1990, 29.12.1994-24.06.1997, 21.01.1990-12.02.1993, 29.12.1994-24.06.1997, 27.08.1998- 13.03.2003 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu, davacının 10.09.2001 tarihli işe giriş bildirgesine istinaden 04.10.2000 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalılığının tescil edildiği, davacının işe giriş bildirgesinin verildiği tarihte 619 sayılı KHK"nin iptal edildiği, 4956 sayılı Yasa ile eklenen ek geçici 18.maddenin yürürlükte olmadığı anlaşılmakla davacının 23.02.1988 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiği, istinaf isteminin yerinde olduğu kanaatine varılarak ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.” gerekçesi ile,”...Davacının istinaf talebinin kabulüne,
    2-Gebze 6.İş Mahkemesinin 2016/209 Esas, 2017/16 Karar sayılı 12.01.2017 tarihli kararının kaldırılmasına,
    3-Davanın kabulüne,
    4-Davacının 23.02.1988 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine,...” karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    SGK vekili, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını istemiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Yasanın 24 ve 25 maddeleridir.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
    22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
    02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
    Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
    Öte yandan, anılan tüm düzenlemeler kapsamında sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine ve meslek kuruluşuna kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda ve vergi kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır.
    Mahkemece, davacının 1479 ve 5510/1-b sayılı Kanun kapsamında talep edeceği sigortalılık süreleri için hem zorunlu sigortalılık şartları hem de tescil için uyulması gereken sürelere ait değerlendirmeler yapılarak; 1479 sayılı Yasa"nın Ek Geçici 13. maddesi gereği 20.04.1982 öncesine ait sürenin tespitinin talep edilemeyeceğinin gözönünde bulundurulması ve devamla 1479 sayılı yasa Geçici madde 18 ve 5510 sayılı Yasa Geçici madde 8’e göre kayıt, tescil veya prim ödemelerine ilişkin kesin süreler yönüyle yapılacak değerlendirmelerin sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
    Eldeki davada, davacının 23.02.1988 tarihinin 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespiti istemi hakkında Mahkemece dava, sigortalılık süresinin tespiti davası olarak görülmüşse de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 297. maddesinin 2. fıkrasındaki “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” yönündeki amir hükme aykırı olarak, kabul edilen sigortalılık süreleri hükümde gösterilmeksizin, infazda tereddüt oluşturacak şekilde “Davacının 23.02.1988 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine,...” şeklinde karar verilmesi isabetsizdir. Hal böyle olunca, Mahkemece, öncelikle, HMK’nın 31. maddesi gereğince davacı asile talebi açıklattırılmalıdır. Sonrasında, açıklanan talebe göre yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde yapılacak değerlendirme sonucuna göre davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık süreleri hakkında bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin ”Davacının istinaf talebinin kabulüne, Gebze 6. İş Mahkemesi"nin 2016/209 Esas, 2017/16 Karar sayılı 12.01.2017 tarihli kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davacının 23.02.1988 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi