11. Hukuk Dairesi 2018/3100 E. , 2020/346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/10/2017 tarih ve 2017/48-2017/752 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 14.01.2020 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkiline 01.10.2007 keşide, 01.10.2009 vade tarihli 1.500.000 USD bedelli bononun verildiğini, bono bedelinin ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı ile Gönen İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/36 Esas-2013/29 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, verilen kararın hukuka aykırı olduğu gibi gerçeği yansıtmadığını, oysa davalının bono altındaki imzaya itirazı olmadığı gibi bono bedelini ödediğini de kanıtlayamadığını, bu nedenle takibin durdurulmasına yönelik icra hukuk mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, bono bedeli olan 1.500.000 USD"nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu olay hakkında Gönen İcra Hukuk Mahkemesi"nce verilen kararın, bu dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini, taraflar arasında düzenlenen 07.12.2009 tarihli protokol gereğince davacının müvekkilinden herhangi bir talepte bulunamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının bonoya dayalı başlattığı takibe davalı tarafından itiraz edildiği, ititrazın kaldırılması için İcra Hukuk Mahkemesine başvuru yapıldığı, Gönen İcra Hukuk Mahkemesince verilen ve kesinleşen karar her ne kadar takip hukukuna ilişkin kesin karar olup maddi hukuka ilişkin değilse de, davacının alacağına dayanak olarak gösterdiği bono, 01/10/2007 keşide 01/10/2009 vadeli olup, taraflar arasında imzalanan protokolün ise 07/12/2009 tarihli olduğu, davacı tarafça protokol altındaki imzaya itirazda bulunulmadığı, protokolde her ne kadar davaya konu .bonoya açık atıf yok ise de görüleceği üzere "taraflar olarak ellerinde bilgilerine ait bulunan boş, ıslak imzalı belgeleri geri iade edeceklerini, bu tarihe kadar birbirleri aleyhine yapmış oldukları tüm icra takiplerinde ve tüm yasal işlemlerde, yasal şikayetlerinden feragat ettiklerini, birbirlerini gayri kabulü rücu ibra ettiklerini, kabul ve beyan ederler." denilmek suretiyle protokolü imzalayan tüm taraflar birbirlerini kayıtsız ve şartsız ibra ettikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, takdir olunan 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 23,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.