15. Ceza Dairesi 2019/3804 E. , 2019/5562 K.
"İçtihat Metni"Dolandırıcılık suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 157/1 ve 52. maddeleri gereğince 1 yıl hapis ve 800,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 01/05/2007 tarihli ve 2007/19 esas, 2007/185 sayılı kararının Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 26/05/2010 tarihli ve 2007/9886 esas, 2010/6382 karar sayılı ilâmı ile onanarak kesinleşmesini müteakip, kararın infazı aşamasında, hükümlünün uzlaşma hükümlerinden yararlanma talebinin reddine ilişkin anılan Mahkemenin 19/12/2016 tarihli ve 2007/19 esas ve 2007/185 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair Tokat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/05/2017 tarihli ve 2017/441 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 20/03/2019 gün ve 94660652-105-60-1657-2019 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29/03/2019 gün ve 2019/31486 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 6. alt bendi ile 5237 sayılı Kanun"un 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı ve hükümlü tarafından bu değişiklik sonrasında uzlaşma talebinde bulunulması üzerine, Tokat 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 19/12/2016 tarihli ve 2007/19 esas ve 2007/185 sayılı kararıyla, uzlaşma ile ilgili değişikliklerin devam eden dosyalar hakkında uygulanabileceği, kesinleşmiş cezalarda uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağından bahisle uyarlama yargılaması yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 esas, 2007/219 sayılı ilâmında belirtildiği üzere, uzlaştırma kurumu her ne kadar 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 253 ve 254. maddelerinde hüküm altına alınarak usûl hukuku kurumu olarak düzenlenmiş ise de, fail ile devlet arasındaki ceza ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddî hukuka da ilişkin bulunması nedeniyle yürürlüğünden önceki olaylara uygulanabileceği, bu uygulamanın sadece görülmekte olan davalar bakımından geçerli olmayacağı, 5237 sayılı Kanun"un 7/2. maddesindeki "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." şeklindeki hüküm uyarınca kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması gerektiği cihetle; hükmün infazının durdurularak, 5271 sayılı Kanun’un 253. maddesindeki esas ve usullere göre uzlaştırma işlemlerinin yerine getirilmesi için yargılama dosyasının uzlaştırma bürosuna gönderilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddelerinde düzenlenen uzlaşma, sadece sanığa değil aynı zamanda ve öncelikle, mağdurun zedelenen hukukunun düzeltilmesine hizmet amacı gütmesi ve biçimi itibariyle bir ceza yargılaması müessesesi olsa da, fail ile devlet ilişkisini sona erdirmesi bakımından maddi ceza hukukunu da ilgilendirmesi nedeniyle karma bir hukuki niteliğe haiz olduğundan, uzlaşma hükümlerinin yalnızca yürürlüğe girdikleri sıradaki işlem ve olaylar bakımından değil, TCK’nın 7/2. maddesi gözetilerek, sanık lehine olması halinde kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta infaz edilmiş hükümlere de uygulanabileceği, nitekim 5271 sayılı CMK’nın 253/4. maddesi gereğince kabul edip etmemekte tarafların iradesi esas alındığından ve aynı kanunun 254/2. maddesinde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine; edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde ise, sanık hakkında, CMK’nın 231’inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceğinin hükme bağlanmış olması nedeniyle, infaz edilen hükümlerde uzlaştırma yoluna gidilip de düşme kararı verildiğinde, 5352 sayılı Kanun’da belirtilen şartlara bakılmaksızın hüküm adli sicil ve arşiv kaydından silineceğinden, mahkûmiyete bağlı bazı hak yoksunluklarına maruz kalmayacağı gibi sonrasında başka bir suç işlemesi halinde, tekerrür, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi veya erteleme gibi hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağını doğrudan etkileyeceği, öte yandan bu durumun iş ve özel hayatına da yansıyacağı, aynı şekilde edimin ileri tarihe bırakılması sonucunda verilecek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın da sanık lehine olacağı; Yargıtay CGK’nın 03.02.2009 gün ve 2008/250-2009/13 ile 17.02.2009 tarih ve 2009/36-35 sayılı ilamlarında da, 5637 sayılı Kanun’un 7. maddesinde tanımlanan lehe yasanın geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca, uzlaştırmaya göre daha aleyhe sonuçlar doğuran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin dahi şartlarının oluşması halinde kesinleşmiş ve hatta infaz edilmiş ilamlarda da uygulanabileceğinin belirtildiği; somut olayda da, TCK’nın 157. maddesi gereğince verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 253 ve 254. madde fıkraları gereğince, uzlaşma kapsamına alınan basit dolandırıcılık suçundan dolayı uzlaştırma işlemlerinin yapılması gerektiğinden, itirazın bu nedenlerle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından, kanun yararına bozma atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmekle, Tokat 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 02/05/2017 tarihli ve 2017/441 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 14/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.