3. Hukuk Dairesi 2013/15948 E. , 2014/1182 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2010/529-2013/305
Taraflar arasında görülen alacak davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, davacının davalılar tarafından malik ve zilyet sıfatıyla kullanılan Ankara İli P.. İlçesi G.. Köyünde Hazine adına kayıtlı bulunan 110 parsel sayılı taşınmazı 06.02.2008 tarihli harici satış sözleşmesi ile satın aldığını, 35.000 TL satış bedelini davalılara ödediğini, 4070 sayılı yasa uyarınca dava konusu taşınmazın belli şartlarda, uzun süreli malik ve zilyet sıfatıyla kullanımı halinde, taşınmazı kullanan çiftçinin Hazine tarafından açılacak ihalede öncelikli alım hakkının düzenlendiğini, anılan yasal düzenlemeye istinaden satış sözleşmesi düzenlendiğini, ancak davacının bedelini peşin ödediği taşınmazın maliki olamadığını belirterek, ödenen satış bedelinin, sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde, şimdilik 8.000 TL"nin 06.02.2008 tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, ıslah ile talebini davalılardan Muharrem Üstün yönünden 54.026,28 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar vekili dilekçesinde, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, 4070 sayılı yasada düzenlenen önalım hakkından sadece Hazine taşınmazlarının zilyetleri ile bunların mirasçılarının yararlanabileceğini, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; denkleştirici adalet sistemine göre hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınarak ve ıslah talebide dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki geçersiz (harici) satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın Hazine adına kayıtlı olduğu ve Hazine tarafından 04.04.2008 tarihinde bedelsiz olarak TOKİ"ye devredildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı, taraflar arasındaki sözleşmeye göre dava konusu taşınmazın satış bedelini davalılara ödemiştir. Taşınmazın dava dışı malik Hazine tarafından TOKİ"ye devri ile davacı için sözleşmenin ifası imkansız hale geldiği açıktır. Davalının aldığı taşınmaz bedelini iade etmemesi üzerine bu dava açılmıştır.
Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder.
Somut olayda; mahkemece, davacının davalılara ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilirken, denkleştirici adalet kuralının gözardı edilmeyerek satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, burada denkleştirme yapılırken, iade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihe dikkat edilmelidir. İade alacaklısının geçersiz sözleşmenin ifa edilmeyeceğini öğrendiği tarihte iade kapsamını tespitte önemli olduğu unutulmamalıdır. Zira, geçersiz sözleşmenin artık ifa edilmeyeceğini bile bile haksız zenginleşmenin iadesini istemeyen alacaklı, zararının artmasına kendisi sebep olacağından bu artan zararını iade borçlusundan istememelidir.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının 06.02.2008 tarihinde ödemiş olduğu satış bedelinin alım gücü, davacının davalılara ihtarname gönderdiği 30.12.2010 tarihi itibari ile hesaplanmıştır. Ne var ki, dava konusu taşınmaz dava dışı malik Hazine tarafından bedelsiz olarak TOKİ"ye 04.04.2008 tarihinde devredilmiş olup, bu tarih itibariyle sözleşmenin ifası taraflar açısından imkansız hale gelmiştir. Davacı taşınmazın satıldığı 04.04.2008 tarihi itibariyle geçersiz satış sözleşmesinin ifa edilmeyeceğini bilen ve bilmesi gereken bir kişidir.
Hal böyle olunca mahkemece; taraflar arasındaki harici taşınmaz satış sözleşmesi gereğince ödenen satış bedelinin ifanın imkânsız hale geldiği 04.04.2008 tarihi itibariyle enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün yukarıda açıklanan ilke ve esaslar altında konusunda uzman bilirkişi veya kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak belirlenmesi ve bu miktara hükmedilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.