Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/12090
Karar No: 2021/1774
Karar Tarihi: 22.02.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/12090 Esas 2021/1774 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/12090 E.  ,  2021/1774 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; belediyeden kiraladığı taşınmazda inşa ettiği turistik tesisi işlettiğini, 28/08/2010 tarihinde meydana gelen yangında tesisin tamamen yandığını, Gölcük Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan tespite katılan bilirkişi tarafından yangının enerji nakil sistemlerinin şartname ve yönetmeliklere uygun olarak seçilmemesi, tesisin orman içinde yer almasına rağmen özensiz ve dikkatsiz çekilmesinden dolayı yangının çıktığının belirtildiğini, yangının meydana gelmesinde tamamen davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL tazminatın yangın tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 25/08/2011 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 161.000 TL"ye arttırmıştır.
    Davalı; davacının davasına dayanak yaptığı tespit raporlarının gerçeğe ve hukuka aykırı olduğunu, yangın dair tespitin 15/09/2010 tarihinde, yangından 17 gün sonra yapıldığını, yangından hemen sonra yapılan incelemede ise, dava konusu tesiste çıkan yangın nedeniyle abone kablosunun yandığı, abonenin iç tesisatındaki kablodan kaynaklı oluşan kısa devrenin elektrik direğindeki ...’ya giden özel hat kablosunun bağlantılarını kestiği, yani yangının davacının kendi iç tesisatından kaynaklı meydana geldiğinin tepit edildiğini, tespit edilen zarar miktarının da yanlış olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; dosya kapsmında temin edilen her üç bilirkişi raporunda da yangının davacıya ait işletmeden çıktığı, kusurun çoğunluğunun davacıya ait olduğu yönünde anlatımda bulunulduğu halde yarıdan fazla oranda kusurun (% 60) davalıya yüklendiği, davalının kusurunun tali/ikincil olup davalıya ancak % 25 oranında kusur atfedilmesi gerektiği, yine bilirkişiler tarafından tespit edilen toplam zararın 278.998 TL olup davalının kusuruna (% 25) isabet eden miktarın 68.749,50 TL olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, 68.749,50 TL’nin olay tarihi olan 28/08/2010’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar, davacı ve davalı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 03/07/2013 tarihli ve 2013/7535 E. 11549 K. sayılı ilamıyla; “Mahkemenin olayın sübutu hakkındaki değerlendirmelerinde bir isabetsizlik olmadığı ancak, meydana gelen yangının davacının tesisinde kurulu gücün taşıyamayacağı şekilde tesise elektrikli aletler konmasına rağmen, tesisatın buna uygun hale getirmediği, bunun da şebekeye aşırı yükleme yapması sonucunda kısa devre meydana getirdiği, işletmeye ait panoda kaçak akım koruma rölesinin bulunmayışı nedeniyle de davacı işletmesinin sigortalarının kısa devreyi önleyemeyerek yangının çıktığı sabit olması karşısında, mahkemece, meydana gelen yangın ve sonucunda oluşan hasar arasında, davalı kurum yönünden illiyet bağının kesilip kesilmediği araştırılmadan ve bu husus değerlendirilmeden karar verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece, bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama neticesinde; meydana gelen yangın ve oluşan hasar arasında davalı kurumun kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 16/04/2019 tarihli ve 2018/4255 E. 2019/3401 K. sayılı ilamı ile “Somut olayda, dağıtım şebekesi ile davacıya ait özel hattaki eksiklikleri gidermek için gerekli işlemleri tesis etmeyen davalı şirketin munzam kusurlu olduğu, kusursuz sorumlu olan davalı şirketin, munzam kusuru nedeniyle illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı, buna bağlı olarak munzam kusur dikkate alınmak suretiyle davalı şirketin tazminle yükümlü olduğu zarar tutarının belirlenmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; davalı şirketin dava konusu yangından kaynaklanan zarardan sorumlu olduğu, bu sorumluluğun davacının % 40 oranındaki kusurunun dışında kalan %60 oranına tekabül ettiği, bu sebeple esasen davacı vekilinin ıslah dilekçesinde bildirdiği miktarın tamamen kabul edilmesi gerektiği, ancak mahkemece verilen ilk kararda alınan bilirkişi raporları ve ortaya çıkan sonuca göre davalının kusur oranının % 25 olarak belirlenmesi gerektiği kabulü ile hesaplanan zararın bu orana isabet eden kısmının (68.749,50 TL) kabulüne karar verildiği, her iki tarafça kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay tarafından illiyet bağının kesilip kesilmediği konusunda araştırma yapılması konusu haricindeki diğer tüm temyiz itirazlarının reddedildiği, buna göre davalının kusurunun %25 oranında olduğu hususunun bozma kapsamı dışında kalarak kesinleştiği, ikinci bozma kararından sonra da zararın belirlenmesine yönelik ayrıca bir tahkikat yapılmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne 68.749,50 TL tazminatın olay tarihi olan 28/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep(kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz.
    Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
    Kural bu olmakla birlikte somut olayda, mahkemece verilen ilk kararda; davalı şirketin %25 kusurlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne, 68.749,50 TL’nin olay tarihi olan 28/08/2010’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; kararın, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece verilen 03/07/2013 tarihli ilamla meydana gelen yangın ve sonucunda oluşan hasar arasında, davalı şirket yönünden illiyet bağının kesilip kesilmediğinin araştırılması gerektiğinden bahisle bozma kararı verilmiştir.
    Yerel mahkemenin kabulünün aksine, işbu bozma kararı ile davalı şirketin kusur oranının %25 olduğu hususundaki tespitin kesinleştiğinden bahsedilemez, aksine tam da bu yönün araştırılması, davalının kusuru oranının tespit edilmesi bozma nedeni yapılmıştır. Zira; mahkemece verilen 2. kararda, zarar ile davalı fiili arasında illiyet bağının kesildiği kabul edilerek verilen red kararı, Dairece verilen 16/04/2019 tarihli ilamıyla; davalı şirketin munzam kusurlu olduğu, kusursuz sorumlu olan davalı şirketin, munzam kusuru nedeniyle illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı, buna bağlı olarak munzam kusur dikkate alınmak suretiyle davalı şirketin tazminle yükümlü olduğu zararın tutarının belirlenmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
    Bu nedenlerle mahkemece; yeniden konunun uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi heyeti ile davalının munzam kusurunun şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi ve sonrasında davalı şirketin tazminle yükümlü olduğu zarar tutarının belirlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    2-) Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince taraflar yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi