20. Hukuk Dairesi 2015/14385 E. , 2017/3614 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 16/02/1995 tarihinde yapılıp 17/07/1995 ilâ 17/08/1995 tarihleri arasında ilân edilen 2924 sayılı Kanun uyarınca yapılan kadastro sırasında ....köyü, 1607 parsel sayılı 9284,74 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman tahdit sınırları içindeyken 6831 sayılı Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğu gerekçesiyle, tutanağın beyanlar hanesine 2/B madde ve dava dışı .... lehine muhdesat şerhi verilerek davalı Hazine adına zeytinli tarla niteliğiyle tespit edilmiş ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.
1607 parsel, daha sonra 2010 yılında, kadastro gören yerlerde yapılacak düzeltme ve değişiklik işlemleri için tescil bildirimi (beyanname) ile 371,95 m² bölümü yola terk edilmiş, geriye kalan bölümü ise, 2295, 2296, 2297, 2298, 2299, 2300, 2301, 2302, 2303, 2304, 2305 ve 2306 parsel sayılarıyla 12 parçaya ifraz edilmiştir.
1607 parselden ifraz edilen 2305 ve 2306 parsel sayılı sırasıyla 1325,70 m² ve 726,55 m² yüzölçümündeki taşınmazlar, 30/09/2010 gün ve 13975 yevmiye numaralı ifraz işlemi ile tapuya zeytinli tarla niteliğiyle Hazine adına tescil edilmiş ve her iki taşınmazın beyanlar hanesine “6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışında çıkartılan sahada kalmaktadır. ... kızı ...’nin zilyetliğindedir” yönünde şerh konulmuştur.
Davacı ... vekili, 03/11/2011 havale tarihli dilekçesiyle; ...Beldesi 2305 ve 2306 parsel sayılı taşınmazların 30 yılı aşkın bir süreden beri müvekkilinin zilyetliğinde bulunduğunu ve orman tahdit noktalarının kontrolü ve düzeltmesine yönelik yapılan çalışmada, dava konusu parsellerin evveliyatının orman olmadığının ve bu sebeple, 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi kapsamında olmadıklarının anlaşıldığını iddia ederek, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların Hazine adına kayıtlı tapularının iptali ile müvekkili adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu ...köyü 2305 ve 2306 sayılı parsellerin Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların davacı ... adına tapuya kayıt tescillerine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.01.2014 tarih 2013/6439-2014/1167 sayılı kararı ile bozulmuş, davacı vekilinin bozma üzerine talep ettiği karar düzeltme talebi ise 29.09.2014 tarih 2014/4310-8119 sayılı kararla reddedilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında: ""...Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; taşınmazın kadastro tespiti 16/02/1995 tarihinde yapılmış ve 17/07/1995 ilâ 17/08/1995 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir. Dava ise 03/11/2011 tarihinde açılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun “Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre” başlıklı 12. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; kadastro tesbitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında Kadastro Kanununun 12. maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen on yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Hak düşürücü süre, olumsuz dava koşulu olup; tüm defi ve itirazlardan önce mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulması gerekir. Bu itibarla; mahkemece, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek yazılı şekilde kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır..."" denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 28.05.1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılıp 03.03.1978 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 16.12.1988 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine 25/04/2017 gününde oy birliği ile karar verildi.