11. Hukuk Dairesi 2017/210 E. , 2017/1109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada ... Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 10/12/2013 tarih ve 2013/801-2013/394 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı banka nezdinde açtığı hesaplara değişik zamanlarda döviz, TL ve menkul kıymet yatırdığını, bir kısmını çekmek istediğinde hesaplarının kapatılmış olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin fazlaya ilişkin istemlerini saklı tutarak davalı aleyhine açtığı ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın Yargıtay aşamasından da geçerek kesinleştiğini ve bu davada müvekkilinin hisse senetlerinin toplam adedinin tespit edildiğini ileri sürerek, şimdilik 13.641,00 TL ve 10.076,00 DM’nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, muhtelif hisse senetlerinin 24.02.1998 ilk dava tarihinden itibaren yapılan bedelli bedelsiz sermaye artırımları göz önünde bulundurularak iadesini, anılan hisse senetlerine 24.02.1998 ilk dava tarihine kadar verilen temettü bedellerinin her birine ayrı ayrı yürütülecek en yüksek banka faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 03.04.2008 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat talebini 957.937,54 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; uyuşmazlığın davacı ile arkadaşı ve aynı zamanda müvekkili bankanın eski müdürü olan ... arasındaki ilişkiden kaynaklandığını, davacının ilk davada fazlaya dair haklarını saklı tutmadığını ve davanın zamanaşımına uğradığını, davacının otoparkta bilet gişesinde çalıştığını, maddi durumunun iyi olmadığını ve bu hesaplardaki işlemlerin kaynaklarını açıklayacak durumda bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya göre; davacının hesaplarında bulunan her bir hisse senedinin ilk dava tarihindeki toplam adedinin kesinleşen dava sırasında yapılan inceleme ile tespit edildiği, bu nedenle belirlemenin 24.02.1998 ilk dava tarihi ile eldeki dava tarihi arasında kalan dönemi kapsayacak şekilde yapıldığı, 24.02.1998 tarihi itibariyle davacı lehine belirlendiği anlaşılan hisse senedi miktarları baz alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle bedelli bedelsiz sermaye artırımları gözetilerek hisse senedi miktarlarının belirlendiği ve hisse senetlerinin dava tarihindeki İMKB kapanış fiyatları üzerinden hesaplanan değerlerinin toplamının 802.759,03 TL olduğu, ayrıca davacının 24.02.1998 tarihinden itibaren hesaplanmış alacaklarının ve ayrıca iş bu dava tarihine kadar hesaplanan temettü alacaklarının 62.771,47 TL olduğu, yine bu dava tarihine kadar işlemiş faizlerin genel toplamının 64.522,49 TL olduğu, davacının 01/04/2008
tarihinde eksik harcın tamamlanması ve ıslaha ilişkin beyanlarını sunduğu ve sonuç kısmında harca esas değerin 957.937,54 TL olarak gösterildiği, dava tarihinde 35.000,00 TL tutarında harç yatırıldığı için geri kalan 922.937,54 TL’lik kısım ile ilgili harcın tamamlandığı, bunun üzerine davalının süresinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, ancak davacının tüm taleplerini dava dilekçesi ile bildirdiği için 01.04.2008 tarihli beyanın ıslah niteliğinde olmadığı, bu yüzden davalının zamanaşımı itirazının reddi gerektiği, davacı tarafın 957,937,54 TL üzerinden harç yatırdığı, ancak dava değerinin 930.052,99 TL olduğu gerekçesiyle 62.771,47 TL asıl alacak ve 64.522,49 TL işlemiş faiz alacağının, asıl alacak kısmına dava tarihinden itibaren yürütülecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, yine karar yerinde belirtilen bir kısım hisse senetlerinin aynen, bu mümkün olmazsa dava tarihi itibari ile değerlerinin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dairemizce, mahkemenin bozma ilamına uyarak verdiği kararın eylemli direnme mahiyetinde olduğu kabul edilerek dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2014/11-1160 E - 2016/996 K sayılı ilamında; "mahkeme kararının gerçek bir direnme olmadığı ve yeni hüküm niteliğinde olduğu" belirtilerek temyiz incelemesinin yapılmasını teminen dosya Dairemize gönderilmiş olmakla davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi:
Dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece verilen 30.11.2010 tarihli karar Dairemizin 04.04.2013 tarihli 2011/5137 esasa 2013/6845 karar sayılı ilamı ile “davacının 01.04.2008 tarihli ıslah talebine karşı davalının yaptığı zamanaşımı savunması hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davacının tüm taleplerini dava dilekçesi ile bildirdiği ve 01.04.2008 tarihli dilekçesinin ıslah niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davalının zamanaşımı itirazının reddine karar verilerek, yazılı şekilde bozma öncesi gibi karar verilmiştir. Ancak, davacının 01.04.2008 tarihli dilekçesi Dairemizin 04.04.2013 tarihli 2011/5137 esasa 2013/6845 karar sayılı ilamı ile ıslah dilekçesi olarak kabul edilmiş olup, mahkemece, bozmaya uyulmakla davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu durumda, mahkemece, 01.04.2008 tarihli ıslah dilekçesindeki taleplerin nitelikleri ayrı ayrı gözetilerek davalının zamanaşımı itirazı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.