4. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/17315 Karar No: 2015/8025 Karar Tarihi: 17.06.2015
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/17315 Esas 2015/8025 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2014/17315 E. , 2015/8025 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Davacı ... adına ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 20/05/2013 gününde verilen dilekçe ile İİK"nun 89. maddesi uyarınca menfi tespit istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair verilen 30/01/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile duruşmasız olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 02/06/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı şirket vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü. Dava, İİK"nun 89. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı ... adına ... vekili, davalının dava dışı ... hakkında İcra Müdürlüğü"nün 2012/10286-8321 sayılı ve İcra Müdürlüğü"nün 2012/5526 sayılı dosyası ile başlattığı icra takiplerinde ..."ye İİK. m. 89"a göre birinci, ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri gönderdiğini, ..."nin davalıya herhangi bir borcu bulunmadığını, ..."nin ..."nin ortağı olduğunu, şirketin temsilindeki sıkıntılar nedeniyle haciz ihbarnamelerinden 03/05/2013 tarihinde haberdar olduklarından işbu davayı açmak durumunda kaldıklarını belirterek icra dosyalarından gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle ..."nin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Davalı ise, ..."ni dava dışı ... ve ... tarafından müştereken temsile yetkili bulunduğunu, bu sebeple davacının dava açma hakkı bulunmadığını belirterek davanın öncelikle aktif husumet yönünden reddi gerektiğini savunmuştur. Bir davada taraf sıfatı ile dava ehliyeti farklı oluşumları ifade eder. Davada sıfat, dava konusu subjektif hak (dava hakkı) ile yanlar arasındaki ilişkidir. Bu sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine ait bulunmaktadır. Buna davacı olma sıfatı, aktif husumet denilmektedir. Dava ehliyeti ise, kişinin kendisinin veya yetkili kılacağı bir temsilci (vekil) aracılığı ile bir davayı (davacı veya davalı olarak) takip etme ve usul işlemlerini yapabilme ehliyetidir. Tüzel kişilerin taraf bulunduğu davalarda, tüzel kişilerin yetkili organı ya da temsilcisi aracılığıyla temsil edilip edilmediği mahkemece öncelikle ve resen gözetilmesi zorunludur. Somut olayda, ... adına 27/07/2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile yönetim kurulu başkanı Nizamettin Şen ile yönetim kurulu başkan yardımcısı ..."nin müşterek imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları anlaşıldığından, bu kişiler birlikte ya da yetki verdikleri avukat vasıtası ile şirket adına dava açabilirler. ... adına şirket ortaklarından ..."nin dava açma yetkisi bulunmamaktadır. Şu halde, aktif husumet ehliyeti (taraf sıfatı) yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/06/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.