9. Hukuk Dairesi 2014/30481 E. , 2016/3842 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile izin ücreti, fazla mesai ücreti, hafta tatil ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı ile davalılardan ... avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş akdinin işveren tarafından haksız ve önelsiz olarak feshedildiği iddiasıyla kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hükmedilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılardan ..., davacının ihale ile hizmet aldıkları işverenlerin işçisi olduğunu, işten çıkarılmasıyla herhangi bir ilgilerinin bulunmadığını, davalılardan..... ise; Belediyenin özel güvenlik işini ihale ile aldıklarını, davacının belirli süreli iş akdi ile çalıştığını, davacının Belediyenin işçisi olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalılar cevap vermemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve bilirkişi raporuna dayanılarak kıdem ve ihbar tazminatları, yıllık ücretli izin taleplerinin kabulüne, fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin kısmen kabulüne, hafta tatili ücreti talebinin reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı ile davalılardan Sarıyer Belediyesi avukatları temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141. Maddesinde “ yargı kararlarının gerekçeli yazılması” emredilmiştir.
Bu Anayasal zorunluluğunun yansıması sonucu düzenlenen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Temyize konu mahkeme kararı yukarıda açıklanan Anayasal ve Yasal düzenlemelere göre değerlendirildiğinde;
Davacının davalılar.... leri hakkındaki davasından feragat etmesine rağmen hüküm fıkrasında bu durum belirtilmeden gerekçede bu davalılar hakkında zuhulen karar verilmediği belirtilmesi çelişkilidir. Hüküm fıkrasında ünvanları belirtilen davalılar hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi hatalıdır.
Mahkemece, hüküm fıkrasının yargılama giderlerine ilişkin bentlerde hangi davalıların ne miktarda sorumlu olduğu belirtilmiş ise de; alacak kalemlerine ilişkin bentlerinde her bir davalının sorumlu olduğu alacak tür ve miktarları belirtilmeden “davalıdan taraftan” denilerek infazda tereddüte yol açacak şekilde hüküm oluşturulmuştur.
Kararın gerekçesinde davacının 14 günlük yıllık izin ücretine hak kazandığı belirtilmiş ise de; dava dilekçesinde 50,00 TL, ıslahla birlikte toplam 1.680,00 TL yıllık izin ücreti talep edildiği halde Mahkemece, hüküm fıkrasında 100,00 TL lık yıllık ücretli izin alacağının 10,00 TL sinin dava tarihinden itibaren, 10,00 TL ıslah tarihinden itibaren faiziyle hüküm altına alınmasının gerekçesi anlaşılamamıştır.
Ayrıca, hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hüküm fıkrasında açıkça belirtilmemesi de hatalıdır.
Bu nedenle Mahkemenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’ nın 141 ve HMK. nun 297. maddesine aykırı şekilde gerekçe içermeyen ve infazda tereddüde neden olacak şekilde oluşturulan kararının bozulması gerekmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebeplerine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.02.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.