11. Hukuk Dairesi 2016/46 E. , 2017/1091 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada verilen 16/12/2014 tarih ve 2013/200-2014/504 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili şirkete ile sigortalı buluna ait olan ve tarafından finansal kiralama yolu ile kullanılan paletli ekskavatör iş makinesinin, davalı tarafından çalıştırılmak üzere kiralandığını, diğer davalı ..."in sevk ve idaresindeki ekskavatörün iş sahasında kayma sonucu hasara uğradığını, bunun üzerine müvekkili şirketin sigortalısı sigorta tazminatı ödediğini, oluşan hasardan davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek 69.437,00 TL sigorta rücu tazminatının ödeme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar; oluşan zarardan sorumlu olmadıklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; mülkiyeti ait komatsu paletli ekskavatörün finansal kiralama sözleşmesi ile 4 yıl süre ile ye kiralandığı,tarafından 01.01.2013 tarihli iş makinesi kira sözleşmesi ile 31.03.2013 tarihine kadar kiralanmış iken 18.01.2013 tarihinde hasarlanması netices sigorta poliçesi gereğince hasar tazminatı ödendiği, davacı şirketin gerek sigorta poliçesi kapsamında gerekse alt kiracıların kira sözleşmelerinde iş kazasından doğacak sorumlulukları belirlenmediğinden mevcut sigorta poliçesi nedeni ile ehliyetli bir operatör tarafından kullanılan makinede meydana gelen hasarın bedelinin karşılama yükümlülüğü olduğu, ancak iş kazasından dolayı sorumluluk durumunun gerek sigorta poliçesinde gerekse her iki kira sözleşmesinde düzenlenmemiş olması nedeni ile ekskavatörün ilk kiracısı dava dışı şirketin alt kiracısı olan ve işçisi olan davalılara rücu hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
./..
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava 6572 sayılı TTK"nın 1301 maddesine dayalı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta şirketi, poliçe ile teminat altına aldığı iş makinasının davalı şirketin kiracılığı süresinde diğer davalı operatörün kullandığı sırada hasarlandığını sigortalıya zararının ödendiğini, zarardan davalı şirketin hem kusura hem de kiracı sıfatıyla diğer davalının ise kusura dayalı olarak sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek talepte bulunmuştur.
Mahkemece; davalı müteahhit (kiracının) şirketin işyerinde yeterli emniyet tedbiri almamasının sorumluluğunu gerektirdiği ancak, sigorta poliçesinde bu durumun teminat dışı tutulmadığı, kira sözleşmesinde de müteahhidin sorumluluğuna ilişkin düzenleme bulunmadığı, davalı makina operatörünün ise yeterli ehliyetnameye sahip olduğu gerekçesiyle her iki davalı hakkında dava reddedilmiştir.
Sigorta poliçesinde teminat dışı tutulan haller sigortacı ile sigortalı arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirir.
Sigortalının zararını poliçe kapsamında ödeyip ona halef olan sigorta şirketi zarar sorumlularına karşı akdi ya da kanundan doğan talep haklarını, halefiyet kuralı gereğince ileri sürebilir. Nitekim somut olayda davalı müteahhide karşı hem haksız eylem, hem de kira sözleşmesine, davalı operatöre karşı ise haksız eyleme dayalı olarak rücu talebinde bulunulmuştur. Gerek kira sözleşmesinde gerekse taşeronluk sözleşmesinde davalı şirketin iş makinası zararından sorumlu olmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. TBK"nın 334. maddesi gereğince kiracı sözleşme süresi sonunda kiralananı ne durumda aldı ise o durumda geri vermekle yükümlüdür.
O halde mahkemece davacının rucü talebinin kira sözleşmesine aykırılık ve haksız eylem sorumluluğu kapsamında değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekir iken, kendi içinde çelişki taşıyan bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik incelemeye dayanılarak karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.