14. Hukuk Dairesi 2015/5022 E. , 2017/6806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.03.2012 gününde verilen dilekçe ile zorunlu su irtifakı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.09.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 761. maddesi gereğince “zorunlu su irtifakı” kurulması isteğine ilişkindir.Davacı vekili, davacının maliki olduğu 790 ve 1055 parsel sayılı taşınmazlar lehine, davalı ...’in maliki olduğu 741, 762, 1057, 1058 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine zorunlu su irtifakı kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile fen bilirkişisi ... tarafından tanzim edilen 14.03.2014 havale tarihli krokili raporda K-H-G-E harfleri ile işaretlenen bölümler üzerinden geçmek üzere davacı lehine su yolu geçit hakkı tesisine, tapuya tesciline, geçit hakkı bedeli olarak 2.859,60 TL davalılara payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 761. maddesi; “Evi, arazisi veya işletmesi için gerekli sudan yoksun olup, bunu aşırı zahmet ve gidere katlanmaksızın başka yoldan sağlayamayan taşınmaz maliki, komşusundan, onun ihtiyacından fazla olan suyu tam bir bedel karşılığında almasını sağlayacak bir irtifak kurulmasını isteyebilir. Zorunlu su irtifakının kurulmasında öncelikle kaynak sahibinin menfaati gözetilir…” şeklindedir.Zorunlu su mecra irtifakı kurulmasına ilişkin istemlerde; isteği öne süren kişinin zorunlu su mecra hakkı kurulmasına ihtiyacı olup olmadığının saptanması, taşınmazının bu ihtiyacını karşılama olanağı olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması, su ihtiyacı varsa bunu kendisinin aşırı zahmet ve gidere katlanarak başka yoldan sağlayıp sağlamayacağının araştırılması, bütün bunların yanında da zorunlu su irtifakı kurulacak kaynak sahibinin menfaatinin gözetilip gözetilmediği hususları üzerinde durulması gerekmektedir. O yüzden bu tür davalarda zorunlu su irtifakı kurulacak güzergâhtaki bütün taşınmaz malikleri ile kaynak sahibi davada taraf olarak yer almalıdır. Çünkü bu tür irtifakın da kesintisizlik ilkesine göre tesisi gerekir. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği de belirlenerek kararda gösterilmelidir.Diğer taraftan, irtifak hakkının bedeli, taşınmazların niteliğine göre uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak saptanmalı ve bedel hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmelidir.Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.Mahkemece yapılması gereken; mahallinde yerel bilirkişiler ve uzman bilirkişiler aracılığıyla yeniden keşif yapılıp, öncelikle davacının taşınmazlarının su ihtiyacının varlığı ve bu ihtiyacın kendi imkanları ile başka yoldan (örneğin davacının kendi taşınmazları içinde sondaj kuyusu vurulmak suretiyle) karşılanma olanağının olup olmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu inceleme ve araştırmalar yanında, zorunlu su irtifakının kurulmasındaki Yasanın 761. maddesinde aranan şartların oluşup oluşmadığı konusunda ehil bilirkişilerden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak, Yasanın 744 ve 761. maddelerindeki öngörülen kurallar da göz önünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.Bütün bu yönler bir yana bırakılarak eksik inceleme ve araştırma sonucu, yetersiz bilirkişi raporu ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, hüküm HMK"nun 297/2. maddesi uyarınca infaza elverişli değildir. Mahkemece, kurulacak zorunlu su irtifakının hangi parsel aleyhine, ne kadar genişlikte ve uzunlukta olacağı hükümde belirtilmemiştir. Hal böyle olunca, HMK"nun 297/2. maddesine aykırı olarak infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.