(“…Davacı, 5700 sayılı parselin maliki olduğunu, taşınmazı çap kaydı içerisindeki bir bölüm yere davalı, davalının duvar ve sundurma yaparak elattığını, haksız elatmasının kal suretiyle giderilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı satın aldığı biçimiyle kullanmakta olduğunu, kaldı ki kendisinin Türk Medeni Kanununun 725.maddesine dayanarak temliken tescil davası açma hakkı bulunduğunu, dava açma hakkını saklı tuttuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bilirkişinin 12.05.2010 tarihli krokisinde sarı renkle gösterdiği ve davacının çap kaydı kapsamında kalan yere davalının haksız elatmasının kal suretiyle giderilmesine, davalının Türk Medeni Kanununun 725.maddesine dayalı isteminin reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davalı, 2571 sayılı parselin malikidir. Gerçekten yapılan uygulamaya göre, davacının 5700 sayılı parsel çapı içerisinde kalan bir bölüm yere duvar ve sundurma yaparak elattığı da sabittir. Davalı, savunma yoluyla veya açacağı karşı davada koşulları varsa Türk Medeni Kanununun 725.maddesine dayanarak taşkın yapının adına tescilini talep edebilir. Ne var ki, somut uyuşmazlıkta davalının böyle bir talepte bulunmamış, aksine ilerde dava açma hakkını saklı tutmuştur. HUMK’nun 74.maddesi hükmüne göre hakim, her iki tarafın iddia ve savunmasıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm kuramaz.
Bu nedenle, davalının talep ve davası varmış gibi eldeki davada Türk Medeni Kanununun 725.maddesine dayalı isteminin reddine karar verilmesi yukarıda belirtilen HUMK’nundaki taleple bağlılık kuralına uygun düşmemiştir.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.... )
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, elatmanın önlenmesi ve kal istemine ilişkindir.
Davacı; Muğla İli, Merkez İlçesi, Bayır Köyü 5700 parsel nolu taşınmazın maliki olduğunu, komşu 2571 parsel nolu taşınmazın maliki olan davalının yaptığı damın 44,96 m2 taşınmazının içersine girdiğini bu nedenle davalının dam yapmak sureti ile 44,96 m2 adına kayıtlı taşınmazına tecavüz ettiğini ileri sürerek haksız elatmasının kal suretiyle giderilmesini istemiştir.
Davalı vekili;Davalının taşınmazı satın aldığı biçimiyle kullanmakta olduğunu, kaldı ki kendisinin Türk Medeni Kanununun 725.maddesine dayanarak temliken tescil davası açma hakkı bulunduğunu, dava açma hakkını saklı tuttuğunu belirterek davanın reddini savunmuş, bilirkişi raporuna itirazlarını içeren dilekçesinde ise temliken tescil talebinde bulunmuştur.
Mahkeme, "... davalı H. Gölge"ye ait Muğla Merkez Bayır kasabasında bulunan 2571 parsel sayılı taşınmaz içersine davalı tarafından yaptırılan duvarın davacıya ait 5700 parsel sayılı taşınmazın teknik bilirkişi N. Değerli"nin 12/05/2010 havale tarihli krokili raporunda sarı renk ile taralı olarak belirtilen 44,84 m2 lik kısmına tecavüz oluşturduğu, anlaşılmaktadır. Davalı taraf her ne kadar savunmasında bir tecavüz mevcut ise tecavüzlü kısmın uygun bir bedel karşılığında davacıya ait olan tapusunun iptali ile davalı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini savunma yolu ile istemiş ise de, yine aldırılan uzman bilirkişi raporlarından tecavüzlü alanın içinde bulunan yapıların dava tarihi itibari ile değerinin 1366,38 TL , tecavüzlü olan 44,84 m2 lik kısmın ise dava tarihi itibari ile değerinin 4484,00 TL olduğu ve yapıların değerinin tecavüzlü yerin değerinden açıkça fazla olmadığı, ayrıca tecavüzlü kısımda bulunan yapı ve duvarın yıkılmasını faiş zarara yol açmadığı davalının taşınmazında yapılan yapının ev özelliğinde olmadığı, sundurma -dam şeklinde yapıldığı ve bir sisteme göre yapılmamış olduğundan davalının , kendi arsa hudutlarını baz alarak yeniden yaptırmasının mümkün olduğu anlaşılmakla, temliken tescil koşullarının davalı yararına da gerçekleşmediği anlaşılmakla, davacının men i müdahale davasının kabulüne ve davalının davacı taşınmazına yaptığı tecavüzün önlenmesi ile , tecavüzlü alanda bulunan duvarın kalline ve davalının temliken tescil talebinin reddine,...” karar vermiş; davalı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkeme, davalı vekilinin 27/07/2010 havale tarihli dilekçesinde bilirkişi raporunda tecavüzlü olarak görülen 44,84 m2 lik taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı adına temliken tescili talebinde bulunduğu yani davalının savunma yolu ile temliken tescil istemini dile getirdiğini belirtip aynı gerekçe ile önceki kararında direnmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davalının temliken tescil talebinin bulunması, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.