Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/16702
Karar No: 2014/992
Karar Tarihi: 27.01.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/16702 Esas 2014/992 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/16702 E.  ,  2014/992 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 1. AİLE MAHKEMESİ
    TARİHİ : 04/06/2013
    NUMARASI : 2007/411-2013/405

    Taraflar arasında görülen yoksulluk nafakası davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Davacı vekili dilekçesinde, tarafların Almanya Hamburg Sulh Mahkemesi"nin 08.06.2005 tarih ve 288F 197/04 sayılı kararı ile boşandıklarını, kararın İstanbul 2. Aile Mahkemesinin 2005/965 E.sayılı kararı ile tanındığı ve ilamın 16.03.2007 tarihinde kesinleştiği; müvekkilinin maddi durumunun kötü olduğunu davalının durumunun çok iyi olduğunu belirterek, müvekkili lehine aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasının boşanma kararının kesinleştiği 08.06.2005 tarihinden itibaren yasal fazi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı talebinin süre aşımına uğradığını, müvekkilinin %60 engelli olması sebebiyle vasi tayin edilmesi ve sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtmiştir.
    Mahkemece, HMK 150/6 maddesi gereğince yenilenmiş olan davanın ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, basit yargılamaya tabi yoksulluk nafakası talebine ilişkindir.
    Somut olayda, öncelikle hukuki sorunun belirlenmesi ve çözümlenmesi için yargılama aşamasında sunulan mazeret dilekçelerinin ve mahkemece yapılan işlemlerin açıklanmasında yarar vardır.
    Yargılama sırasında davacı vekili 13.10.2009 tarihli mazaret dilekçesi ile 15.10.2009 tarihli duruşmaya iştirak edemeyeceğini bildirmiş olmasına rağmen mazeret dilekçesi sehven başka bir dosya içerisine konulmuş olması sebebiyle mahkemece değerlendirilmeye alınamamış ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş; vekilin vaki itirazı üzerine 15.10.2009 tarihli tutanağın düzenlendiği ve vekilin yenileme talebi olmadığı sadece hatanın düzeltilmesi talebi olduğu halde 19.10.2009 tarihli yenileme tensip tutanağı düzenlenerek 12.11.2009 tarihine duruşma günü verildiği; yine mahkemenin 28.01.2010 tarihli duruşmasına davacı vekilinin iştirak edememesi üzerine davalı vekilinin "beklemeyeceğini bildirdiği ve davanın müracaata bırakılmasını, takip etmek istemediğini" belirtmesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği; 04.06.2013 günlü celsede ise taraflar duruşmaya katılmayıp mazeret de vermediklerinden Mahkemece takip edilmeyen davanın HMK 150/6 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu noktada evvela üzerinde durulması gereken konulardan birisi şudur; her ne kadar mahkemece dava konusu uyuşmazlık HMK"nın 150/6. maddesi kapsamında değerlendirilerek hüküm tesisi cihetine gidilmiş ise de; HMK"nın 316. maddesinde basit yargılamaya tabi dava ve işler sayılmış olup, nafaka davaları da bu davalar arasında belirtilmiştir. Nitekim basit yargılamaya tabi davalarda ise dava dosyasının işlemden kaldırılması ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına dair hüküm HMK"nın 320/4 maddesinde düzenlenmiştir. Zira HMK"nın 150/6. maddesi yazılı yargılamada uygulanması gereken bir düzenlemedir.
    Bu açıklamalardan sonra öncelikle, somut uyuşmazlığa uygulanacak hükümlerin belirlenmesine yönelik olarak uyuşmazlığa konu işlemin “tamamlanmış usul işlemi” niteliğinde olup olmadığı ve uyuşmazlığa HMK 320/4. maddesinin mi yoksa HUMK"un 409. maddesinin mi uygulanmasının gerektiği belirlenmelidir.
    Mülga 1086 sayılı HUMK’nun 409. maddesinde; “ Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.
    Oturum gününün belli edilmesi için tarafların başvurması gereken hallerde, gün tespit ettirilmemiş ise, son işlem tarihinden başlayarak bir ay geçmekle birinci fıkra hükmü uygulanır.
    Yukarıdaki fıkralar hükmü gereğince dosyası işlemden kaldırılmış olan dava, işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde taraflardan birinin dilekçe ile başvurması üzerine yenilenebilir. Yenileme dilekçesi, oturum, gün, saat ve yerini bildiren çağırı kağıdı ile birlikte taraflara tebliğ olunur.
    Dava dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak bir ay geçtikten sonra yenilenirse yeniden harç alınır. Bu harç yenileyen tarafından ödenir ve karşı tarafa yüklenemez. Bu şekilde harç verilerek yenilenen dava, yeni bir dava sayılmaz.
    İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar açılmamış sayılır ve mahkemece bu hususta kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır.
    Birinci ve ikinci fıkralar gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde beşinci fıkra hükmü uygulanır” hükmü yeralmaktadır.
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 320/4 bendi "Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır" hükmünü içermektedir.
    Usul hukuku alanında geçerli olan temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Bu ilkenin benimsenmesinin nedeni ise, usul hükümlerinin kamu düzeni ile yakından ilgili olmasıdır.
    Usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus da, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır.
    Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez.
    Diğer taraftan zaman bakımından uygulama ile ilgili 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 448.maddesinde;  “(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.”  hükmünü içermektedir.
    Bu madde hükmüne göre, usul hükümleri kanunda aksine bir düzenleme getirilmediği takdirde tamamlanmış usul işlemlerine bir etkisi olmayacak, önceki kanuna göre yapılmış ve tamamlanmış olan işlemler geçerliğini koruyacaktır. Buna karşın, tamamlanmamış usul işlemleri yeni kanun hükümlerine göre yapılacaktır. Bir işlem tamamlanmış ise, artık bu işlem bozulamaz; aksini düşünmek gereksiz yere bu işlemin bozularak tekrarlanması gibi zaman ve emek kaybına neden olacaktır (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özekes, Muhammet:Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11.Bası, Ankara 2011, s. 63). Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 22.02.2011 tarih 2011/19-735 E., 2012/93 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
    Dolayısıyla mülga HUMK zamanında açılan dava, hiç işlemden kaldırılmamış, bir işlem yapılmamış ve 6100 sayılı HMK zamanında işlemden kaldırılmışsa bu takdirde tamamlanmış bir işlem bulunmadığından ve usul hükümlerinin hemen uygulanması gerektiğinden hareketle HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinde duraksamamak gerekir (aynı ilke Hukuk Genel Kurulu’nun 15.05.2013 tarih 2012/17-1629 E., 2013/700 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.)
    Buna karşılık somut olayda olduğu gibi, mülga 1086 sayılı HUMK’nun yürürlükte olduğu dönemde davanın açıldığı ve davacı vekilinin ilk mazeret dilekçesi dikkate alınmadığı için dosyanın iki kez işlemden kaldırılıp yenilenmesinden sonra, önceki yasa zamanında yapılmış işlemler gözetilmeksizin, 6100 sayılı HMK uygulanarak bir sonuca ulaşılması usule uygun olmayacağı gibi, varılacak sonuç hukuki güvenlik hakkına da aykırı olacaktır;
    Nitekim iş bu davada da, davacı vekili 15.10.2009 tarihli duruşmaya iştirak edemeyeceğine dair mazaret dilekçesi sunmuş olmasına rağmen bu dilekçenin davacı vekiline izafe edilebilecek bir kusur olmaksızın sehven başka bir dosya içerisine konulmuş olduğunun tespit edilmesine ve buna dair tutanağın tanzim edilmiş olmasına rağmen, mazeret dilekçesi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin ve mahkemece bu husus nazar-ı dikkate alınmaksızın dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde HMK"nın 150/6. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması usul hükümlerine açıkça aykırılık oluşturmaktadır.
    Hal böyle olunca, maddi hadisede 1086 sayılı yasanın uygulanmak suretiyle işlem yapılması gerekirken, Usulüne uygun mazeret dilekçesine rağmen dosyanın işlemden kaldırılmasına ve akabinde 6100 sayılı yasa uygulanmak suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi