14. Hukuk Dairesi 2016/18514 E. , 2017/6780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tük. Mah. Sıf.)
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.11.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; bozma ilamına uyularak davanın reddine dair verilen 22.09.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, yüklenicinin temliki ile kazanılan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.Davacı vekili, müvekkili ile davalı ..."ın arasında 29.09.2003 tarihinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığını, sözleşmede davalı ... tarafından dava dışı arsa malikleri ile imzalamış olduğu 07.04.1995 tarih, 7359 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca kendisine düşen 17 no"lu bağımsız bölümün satışının vaat edildiğini, edimini tam olarak yerine getirmiş olmasına rağmen dava konusu bağımsız bölümde davalı... ın ikamet ettiğini, bu nedenle ... in müdahalesinin men"i ile dava konusu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescili, ıslah beyanı ile de tapu iptali ve tescilin mümkün olmaması halinde taşınmazın değeri olan 76.916,19 TL"nin faiziyle davalılardan tahsili isteminde bulunmuştur.Davalı ..., kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile arsa maliklerine verilmesi gereken bağımsız bölümler dışındaki bağımsız bölümler için yapı ortaklığı kurulduğunu, taşınmazın yapı ortaklığına devredildiğini, dava konusu bağımsız bölüm için ... ile yaptığı 08.08.1998 tarihli sözleşme ile yapı ortaklığına üye olduğunu, tüm edimlerini yerine getirdiğini bu nedenle davanın reddini savunmuştur.Davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemenin davanın reddine dair verdiği ilk kararın Dairemizin 22.03.2016 tarih, 2015/18728 E. 2016/3764 K. sayılı ilamıyla "" davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği"" gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekil temyiz etmiştir. Davadaki istemin dayanağı, davalı yüklenici ile dava dışı arsa sahipleri arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve yüklenicinin davacıya şahsi hakkını devretmesine ilişkin “alacağın temliki” (alacağın devri) sözleşmesidir.
Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yükleniciden, sözleşmede ona bırakılması kararlaştırılan bağımsız bölümü temlik alan üçüncü kişinin (davacının) arsa sahibini (borçluyu) ifaya zorlayabilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir. Türk Borçlar Kanununun 188. maddesi gereğince; “Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir. Buna göre temliki öğrenen arsa sahibi, temlik olmasaydı önceki alacaklıya (yükleniciye) karşı ne tür defiler ileri sürebilecekse, aynı defileri yeni alacaklıya (temlik alan davacıya) karşı da ileri sürebilir. Temlikin konusu, yüklenicinin arsa sahibi ile yaptığı sözleşme uyarınca hak kazandığı gerçek alacak ne ise o olacağından, temlik eden yüklenicinin arsa sahibinden kazanmadığı hakkı üçüncü kişiye temlik etmesinin arsa sahibi bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yüklenici arsa sahibine karşı edimini tamamen veya kısmen yerine getirmeden kazanacağı şahsi hakkı üçüncü kişiye (davacıya) temlik etmişse, üçüncü kişi (davacı) Türk Borçlar Kanununun 97. maddesi hükmünden yararlanma hakkı bulunan arsa sahibini ifaya zorlayamaz.Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere bu gibi davalarda arsa sahipleri ile yüklenici arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla, inceleme ve araştırmanın arsa sahiplerinin de taraf olduğu bir davada yapılması gerektiğinden mahkemece, davacı tarafa arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin arsa sahibi olan tarafları hakkında dava açmak üzere mehil vermeli, açılırsa o dava eldeki dava dosyası ile birleştirilmeli, arsa sahiplerinin savunma ve delilleri toplanmalı, özellikle yüklenicinin inşaat sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirip getirmediği yapı ortaklığı sözleşmesi de getirtilip incelendikten sonra belirlenerek işin esası hakkında bir karar verilmelidir.Taraf teşkili tam olarak sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.