Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/11856
Karar No: 2015/18907
Karar Tarihi: 22.10.2015

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/11856 Esas 2015/18907 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2015/11856 E.  ,  2015/18907 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 17/03/2014
    NUMARASI : 2013/424-2014/171

    İ.. Y.. ile T.. B.. aralarındaki muhdesatın tespiti davasının kabulüne dair Silifke 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 17.03.2014 gün ve 424/171 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, davalı T.. B.. adına kayıtlı 8437 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 4 dönümünün vekil edenin zilyetliğinde bulunduğunu, bu kısma çeşitli nitelikte meyve ağaçları diktiğini açıklayarak, dava konusu yerde bulunan meyve ağaçlarının tespiti ile zilyetliğinin ve meyveli ağaçların tapunun beyanlar hanesine şerh verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davacının haksız yere taşınmazı kullandığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, fen bilirkişinin 16.12.2013 tarihli rapor ve eki krokide A ve B harfleri ile gösterilen alanda bulunan değişik yaşlarda toplam 272 adet ağacın davacıya ait olduğunun tespitine, tespitin beyanlar hanesine şerhine karar verilmesi üzerine, hüküm; davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
    Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 684/1.maddesi hükmüne göre, bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. 718.maddeye göre de, arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Aynı kanunun “Beyanlar” başlıklı 1012/2, 3. maddesine göre ise, taşınmaz mülkiyetine ilişkin kamu hukuku kısıtlamalarının beyanlar sütununa yazılması ve bu sütuna yazılabilecek diğer hususlar tüzükle belirlenir. Özel kanun hükümleri saklıdır. Tapu Sicili Tüzüğü"nün 60. maddesine göre de, kütüğün beyanlar sütununa, mevzuatın yazılmasını öngördüğü hususlar tarih ve yevmiye numarası belirtilerek yazılır. Mevzuatın yazılmasına izin vermediği bir belirtme kütüğün beyanlar sütununda gösterilemez.
    3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 19/II. Maddesinde , muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetine ve tapunun beyanlar sütununda gösterilmesine izin veren özel yasal düzenleme getirmiştir. Buna göre ancak, aynı Kanunun 12/3. maddesi gereğince, on yıllık hak düşürücü süre içinde kadastrodan önceki nedenlere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalara 19. madde uygulanır ve iddianın kanıtlanması halinde muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyeti ile tapunun beyanlar hanesine tesciline karar verilebilir. On yıllık süre kamu düzenine ilişkin olup, hak düşürücü niteliktedir ve olumsuz dava koşuludur.
    Somut olayda; dava konusu 8437 parsel sayılı taşınmazın tapuya tesciline esas belgelerin incelenmesinde, dava konusu taşınmazın 20.12.2012 tarihinde 8409 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilmesi neticesinde oluştuğu, 8904 parselin ise 03.02.2012 tarihli Belediye Encümen kararı ile 3255 ve 8030 parsel sayılı taşınmazların tevhidi ile meydana geldiği, 8030 parsel sayılı taşınmazın da 09.03.2007 tarihli Belediye Encümen kararı ile 3245 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmazın oluşuma esas olan 3255 ve 3245 parsel sayılı taşınmazların ise, belgesizden, arsa vasfıyla 06.08.1976 ve 07.08.1976 tarihlerinde Hazine adına tespit edildiği, 3245 parsel sayılı taşınmaz itiraz edilmeksizin 16.12.1976 tarihinde, 3255 parsel sayılı taşınmaz ise itiraz üzerine 20.03.1980 tarihinde kesinleşerek Hazine adına tescil edildiği, T.. B.. tarafından Hazine aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davası neticesinde Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2003/1126 Esas, 2004/27 Karar sayılı ilamı ile T.. B.. adına tescil edilmelerine karar verildiği görülmüştür. Davacının tespitini istediği dava konusu taşınmaz üzerine diktiği meyve ağaçlarının yaşları incelendiğinde, 1 adet Harnup ağacı (50 yaş) dışında diğer ağaçların dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarının yapıldığı ve kesinleştiği tarihten sonra dikildikleri anlaşılmıştır.
    Az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında, Mahkemece, davacının tespitini ve tapuya şerh verilmesini istediği ağaçlarından 50 yaşındaki 1 adet Harnup için 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3.maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin kaçırılmasından sonra talepte bulunulduğu, diğer ağaçlar yönünden tapu kütüğüne şerh verilmesi imkanı bulunmadığı gibi, davacının tespit istemekte hukuki yararı bulunmadığı gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması Kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davalı T.. B.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 649,55 TL peşin harcın istek halinde davalıya iadesine 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi