1. Hukuk Dairesi 2015/105 E. , 2015/648 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 7. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2013
NUMARASI : 2013/82-2013/599
Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Anadolu 7.Sulh Hukuk Hakimliğinden verilen 21.11.2013 gün ve 2013/82 esas 2013/599 karar sayılı hükmün temyizinin süreden reddine dair 04.03.2014 gün ve 3774-4854 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkin olup, mahkemece, kurulan hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairece süresinde olmadığı gerekçesi ile temyiz isteminin süreden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili, temyiz isteğinin süresinde olduğunu, 07.01.2014 tarihinde İstanbul Anadolu Mahkemeleri Ön Bürosuna temyiz dilekçesi verdiğini bildirerek maddi hatanın düzeltilmesini istemiştir.
Gerçekten de, gerek davalı vekilinin talep dilekçesinin ekindeki 07.01.2014 tarihli “Alındı Belgesi” başlıklı yazıdan, gerekse noksanın giderilmesi için yazılan yazıya cevaben 22.12.2014 tarihli İstanbul Anadolu Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosu yazısından, temyiz isteğinin süresinde olduğu, mahkeme kararının davalıya 30.12.2013 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz dilekçesinin yasal temyiz süresinde 07.01.2014 günü verildiği anlaşıldığından, davalı vekilinin talebinin kabulüne, Dairenin maddi hataya dayalı 04.03.2014 tarih 3774-4854 sayılı süreden red kararının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verilerek, davalı vekilinin temyiz isteklerinin incelenmesine geçildi.
Davacılar, mirasbırakanları Hamit"ın ( Abdülhamit ) dava konusu 8959 ada 2, 3 ve 9 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında kimlik bilgisinin “ Mehmet “ olarak yazılı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda hükme yeterli inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme imkanı bulunmamaktadır.
Şöyle ki, dava konusu taşınmazların geldisi olan 176 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında (31.05.1946) Haziran 1293 tarih 34 sıra numaralı tapu kaydı esas alınarak 3/12"şer payın Mehmet, Salim ve Hasan adlarına, 1/12 şer payların da İbrahim, Ali ve Halil adlarına tespit ve tescil edildiği, dayanak tapu kaydının Türkçe çevirisinden taşınmazın H. B. oğlu M. ferağından H., S., H., A., İ. ve H."e ait olduğu, Osmanlıca tapu kaydındaki H. olan malik adının Mehmet olarak kadastro tutanaklarına geçirildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacı taraf dava dilekçesinde isimleri geçen kişilerin kardeş olduğunu bildirdiği halde, mahkemece bu husus üzerinde yeterince durulmadığı gibi taşınmazın kullanım durumu da yeterince araştırılmamıştır. Öte yandan, tapu kaydında düzeltim davalarında amaç, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygun hale getirilmesi olup, mirasbırakanın nüfus kaydında adı Abdülhamit olduğu halde, veraset ilamı dikkate alınarak Hamit olarak tapu kaydı düzeltilmiştir.
Hâl böyle olunca; özellikle dayanak tapu kayıtlarında isimleri geçen diğer kişiler üzerinde durulması, Hamit"in kardeşlerinin payını sattığını bildiren tanık T. A. tekrar çağrılarak bu kişilerin kimler olduğunun açıklığa kavuşturulması ve onların kimlik bilgileri üzerinden de bir araştırma yapılması, taşınmazın kullanım durumunun yapılacak keşifle tam olarak belirlenmesi, kayıt malikinin davacıların mirasbırakanı olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.