15. Ceza Dairesi 2018/1936 E. , 2019/5449 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ile katılanın olay öncesi nişanlı oldukları, sanığın nişanlı olduğu dönem içerisinde evlilik hazırlıkları yapmak için katılandan kredi kartı çıkarmasını istediği, katılanın da çeşitli bankalardan adına kredi kartları çıkardığı ve sanığa verdiği, sanığın bu kartlardan harcama yaptığı, fakat borcu ödemediği, katılanın kredi kartı borçlarını ödemek için 6.000 TL kredi çektiği ve borçları ödediği, sonrasında sanığın taksi alacağını söyleyerek katılana 12.000 TL kredi çektirdiği, ayrıca sanığın katılanın bir aylık maaşını ve 1.700 TL değerinde altınlarını aldığı, bunların ardından ise katılanın işyerine gelerek "seni görmeye geldim, beni bir soran olur ise ... yok dersin" diyerek gittiği, daha sonra katılanın cep telefonuna “gelen olursa ben birini kandırdım, emanet bıraktığım gerdanlığı alıp sana getireceğimi söyledim, o dışarıda gerdanlığı bekliyor, gelip sana gerdanlığı sorarsa ben kaçtım, seni mağdur ediyorum belki ama ölmekte zor geldi ben anladım ki Allahtan çok korkuyorum kendine iyi bak” şeklinde mesaj gönderdiği ve bir daha katılan ile görüşmeyerek dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia olunduğu olayda; Dairemizin 14/02/2017 tarih ve 2014/21181 E-2017/6041 K sayılı bozma ilamı doğrultusunda dosyanın uzlaştırma işlemleri yapılmak üzere uzlaşma bürosuna gönderilmesi neticesinde, uzlaştırmanın gerçekleşmediğine dair 25/05/2017 tarihli rapor, sanık savunması, katılan beyanı ile dosya kapsamından sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin mahkumiyet yönünde kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18/06/2013 tarih ve 2012/15-1351-2013/328 E-K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, “sanığın eylemi neticesinde elde edilen menfaat miktarı da dikkate alındığında; mahkemece dayanılan, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı ağırlığı gerekçelerine göre, temel cezasının tayininde 5237 sayılı TCK"nın 3. ve 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler ve suça konu değer esas alınarak takdirin kullanılmasıyla alt ve üst sınırlar arasında makul bir belirleme yapılması gerekirken, hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak sanık hakkında, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adli para cezasını gerektiren dolandırıcılık suçundan, temel hapis cezası 5 yıl olarak belirlenerek alt sınırdan çok fazla uzaklaşılmak suretiyle hüküm kurulması,
Kabule göre de;
2-Sanığın, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda katılana karşı aynı suçu birden fazla işlemesi nedeniyle TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3-Sanık hakkında cezaya hükmolunurken uygulanan TCK"nın 157/1 maddesinde hapis ve adli para cezası birlikte öngörülmesine rağmen sadece hapis cezasına hükmolunması suretiyle eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı kanunun 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı bakımından kazanılmış hakkın gözetilmesine, 14/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.