Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/15721
Karar No: 2014/961
Karar Tarihi: 27.01.2014

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/15721 Esas 2014/961 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2013/15721 E.  ,  2014/961 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : DİYADİN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 23/05/2013
    NUMARASI : 2011/145-2013/113
    DAVACILAR : S.. Y.. VE 8 ARK.VEK.AV.ÖZAL TÜRKMEN

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Asıl ve birleşen dava dilekçelerinde davacılar, Serhat"ın bayrak direğine tırmanarak okulun çatısına çıkmak istemesi sırasında elektrik akımına kapılarak öldüğünü belirterek, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
    Davalı Aras Elektrik A.Ş.vekili, kusurlarının bulunmadığını, elektrik tesisinin mevzuata uygun olduğunu, kusursuz sorumluluk halinin de söz konusu olmadığını, diğer davalının sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığının otopsi raporuna göre Serhat"ın ölümünün yüksekten düşme sonucu beyin kanaması nedeniyle meydana geldiği ve yine elektrik çarpmasına ait herhangi bir bulguya rastlanılmadığı, ölenin ölümü ile okul çatısındaki kaçak elektrik arasında illiyet bağı olmadığı ölenin ölümünün kendi eyleminden kaynaklı olduğu, ölüm olayında başka bir kimsenin etki ve kusurunun olmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 69.maddesinde; Bir binanın veya yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür (818 sa.yasa 58.m). Burada, yasa koyucu bozuk yapılan bir yapı eserinden zarar görenleri, mümkün olduğu kadar basit ve dolaysız bir tazmin imkânı sağlayarak, onları korumaktadır. Bu anlamda sorumlu olabilecek malik, gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olabileceği gibi, kamu hukuku tüzel kişisi de olabilir. Söz konusu sorumluluğun söz konusu olabilmesi için, yapı eserinin, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden bir zarar doğması gereklidir.
    Yapım bozukluğu; bir inşaatın kötü yapılmasını, imal ve inşaat zamanında uyulması gerekli olan teknik kurallara uyulmamış olmasını ifade eder. Bir yapı eserinin maliki, bunların hiç kimse ve hiçbir şey için tehlike taşımayacak şekilde yapılmasını ve işlemesini garanti etmekle yükümlüdür. Bu nedenle, bir yapı eserinde herhangi bir yapım bozukluğu olmasa bile, ek güvenlik ve koruma tertibatının bulunmaması, yine de bir yapım eksikliği sayılır. Bakımsızlık ve koruma eksikliği ise, bir inşaatın kullanmaya uygun ve tehlikeleri önleyecek biçimde korunmamasını ifade eder. Yapının tamamlanmasından sonra kendini gösteren ek güvenlik tertibatı ihtiyacının giderilmemesi de bir bakım eksikliğidir.
    Bakımsızlıktan veya bakım eksikliğinden söz edebilmek için bir inşa eserinin bitmiş ve kullanım amacına özgülenmiş olması gerekir. Yapım eksikliği veya bakımsızlığın varlığı araştırılırken, durumun gerekleri ve özellikle bina veya yapı eserinin özgülenme amacı, üçüncü kişiler için taşıdığı tehlike derecesi gözönünde tutulmalıdır.
    Malikin, bina yada tesisin tehlike taşımayacak bir durumda bulunmasını sağlama yükümlülüğü, yalnız onu kullananlara karşı değil, herkese karşı vardır. Malikten beklenen "normal ve objektif ölçülere ve icaplara göre" alması gerekli önlemleri almaktır. Buna karşılık malik, kendi yapısına benzeyen başka yapılarda da aynı eksikliklerin bulunduğunu veya o yapıların maliklerinin de yapılarına kendisinden daha iyi bakamadıklarını ispat ederek sorumluluktan kurtulamaz.
    Bina ya da yapı eseri malikinin B.K. 69.maddesine göre sorumlu tutulabilmesi için, zararın, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinden doğduğu ispatlanmalıdır. Buradaki ispat yükü zarar görene düşer. Bununla birlikte, illiyet bağını kesen hallerden birinin varlığı veya zarara yapım bozukluğu veya bakım eksikliği dışında ve bunların bir katkısı olmaksızın mücbir sebepten üçüncü bir kişinin kusurundan kaynaklanan başka bir kazanın sebep olduğu kanıtlanmadığı takdirde ispat yükü yerine getirilmiş sayılır.
    Bazı hallerde zararın ortaya çıkış biçimi, yapım bozukluğu veya bakım eksikliğinin varlığını gösteren fiili bir karine oluşturur. Yapının yapımı ile ilgili mevzuata ve teknik kurallara uyulmadığı, alışılmış tedbirlerin alınmadığı ve resmi makamlarca yapılan denetimler sonucunda, bina ve yapı eserinin teknik niteliklerinin uygun görülmediği ispatlanırsa, bunlar eksikliğin ve illiyet bağının varlığına birer belirti sayılır. Keza, daha önce aynı zararların ortaya çıkması, zarar verici olaydan sonra yeni güvenlik tedbirlerinin alınmamış olması da birer belirti oluşturabilir.
    Bu açıklamaların ışığında somut olaya baktığımızda, davacıların oğlu ve kardeşleri olan Serhat"ın 14 yaşında olup okul bahçesindeki bayrak direğine tırmandığı sırada okulun çatısına adım attığı an yere düşerek kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Hemen olayın sonrasında tutulan olay yeri tespit tutanağında tanık beyanı ile elektrik çarpması nedeniyle dengesini yitirerek düşmenin meydana geldiği belirtilmiştir.
    Her ne kadar, bilirkişi raporuna göre Dibekli Köyü İlköğretim Okulu bina çatısına elektrik şirketi tarafından usulsüz olarak çekilmiş elektrik iletim hattında çıplaklık oluşması nedeniyle çatının metal saçaklarına elektrik akımının geçtiği-çatı çevresinin keskinliği nedeniyle kabloda çıplaklığın oluştuğu belirtilmekte ise de mahkemece otopsi raporuna itibar edilerek olayın düşme sonucu gerçekleştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.
    Yapılan açıklamalar sonucunda, insanların ve canlıların yaşamı için önemli bir tehdit oluşturan bu tür tesislerin bakım ve korunmasında, tesisin yerleşim yeri üzerinde (okul) bulunduğu da düşünüldüğünde, normalin üzerinde bir özen borcu bulunduğu sonucuna varılır. Davalı elektrik idaresi bu tür tesis ve iletkenlere güvenli yaklaşma sınırının aşılmamasını sağlayıcı önlemler almalı, gerekli uyarı levhalarını herkesin kolaylıkla görebileceği yerlere koymalı, bu yapıların can ve mal güvenliğine zarar vermemesi için kısa aralıklarla kontrol yapmalıdır.
    Bundan ayrı olarak, davacılar birleşen dava da davalı olarak D.. K..nı göstermişlerdir. Kural olarak devlete mal olan taşınmaz ve binaların Hazine adına tescili gerekir. Ancak, buna ayrık hüküm, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununa konulmuştur. Anılan yasanın 63. maddesinde "satın alma veya kamulaştırmak, köy okulları için köy tüzel kişiliğine, şehir ve kasaba okulları için özel idareye aittir" hükmü öngörülmüş; 65. maddesinde ise; "okullar için tahsis, satın alma veya kamulaştırma yolu ile sağlanan topraklarla bu topraklar üzerinde yapılacak bina ve tesisler, bulundukları yerlere göre köy veya özel idareler adına tapuya tescil edilir. Bunların ve bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan okul binaları ile tesislerinin daimi bakım ve onarım giderleri, bulundukları yerlere göre özel idare veya köy bütçelerinden karşılanır" denilmiştir. Açıklanan yasal düzenleme karşısında; bina veya tesislerin sahibi köy tüzel kişiliği ve Özel İdare Müdürlüğü olmasına göre, eksik teselsül hükümlerine göre husumetin burada ilgili olan tüzel kişiliğe yöneltilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Mahkemece, açıklanan yönde bir inceleme yapılmaksızın bu davalı yönünden de davanın esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    O halde mahkemece yapılacak iş, yukarıda kusursuz sorumluluk ve pasif husumet ile ilgili bulunan ilkeler, olayın meydana geldiği yer ve durumu birlikte değerlendirilerek davalı elektrik şirketini sorumluluktan kurtaracak illiyet bağının kesilip kesilmediğini belirlemek ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
    Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi