14. Hukuk Dairesi 2017/3326 E. , 2017/6746 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.05.2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 16.04.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, elatmanın önlenmesi, yıkım ve tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların 99 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan dava dışı şahıslara ait binada kiracı olduklarını, davalının zemin kat ile 1. katta bulunan mobilya mağazasını işlettiğini, müvekkilinin ise 2. ve 3. katta bulunan düğün salonlarını işlettiğini, davalının binanın E-5 Karayolu tarafına bakan ön cephesinin tamamını kapsar şekilde reklam panosu yaptırdığını, bu cepheden bakıldığında binanın tamamının davalı tarafından kullanıldığı izlenimini uyandırdığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile müvekkilinin işyerinin bir cephesini kapatan reklam panosunun tecavüzlü kısmının kaldırılmasını, müvekkilinin uğradığı kazanç kaybına karşılık şimdilik 5.000 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; 12.03.2015 tarihli celsede tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını beyan etmiştir.Davalı vekili, müvekkili şirketin kira sözleşmesine istinaden dava konusu yeri kullanmakta olduğunu, sözleşme hükümleri uyarınca reklam panosunu astığını, herhangi bir taşma bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tarafların dava dışı 3. şahıslara ait binada kiracı sıfatıyla bulundukları, davalıyla bina maliklerinin imzaladığı kira sözleşmesinde açık şekilde binanın yan ve ön cepheleriyle çatı üzerindeki reklam alanlarının kullanım hakkının davalı kiracıya ait olduğunun kararlaştırıldığı, bu nedenle davacının taleplerini davalıya yöneltemeyeceği gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanunun 683. maddesi hükmünce bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şeyden (eşyadan) dilediği gibi kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine de sahiptir. Yasanın 684. maddesine göre de, malik olan kimse o şeyin bütünleyici parçalarına da malik sayılır. Bütünleyici parçadan maksat yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır. Yasanın 688. maddesinin öngördüğü kurala göre de, paylı mülkiyette birden çok kimse maddi olarak bölünmüş olmayan o şeyin tamamına belli paylarda malik olur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun (13.6.1984 tarih ve 1982/358 Esas, 1984/710 Karar sayılı; yine 26.10.2005 tarih 2005/14-587 Esas, 2005/609 Karar sayılı, 2010/4-4 Esas, 2010/56 Karar sayılı ilamlarında) açıklandığı üzere el atmanın önlenmesinin yanı sıra yıkım isteminin de söz konusu olduğu hallerde tüm müşterek maliklerin davada yer almaları gereklidir.
Somut olaya gelince; dosyada mevcut tapu kaydına göre dava konusu taşınmazın 1/3"er pay itibariyle ... ... ve... adına kayıtlı olduğu, adı geçen tapu maliklerinin gerek davacı gerekse davalı ile ayrı ayrı imzaladıkları kira sözleşmeleriyle dava konusu taşınmazı taraflara kiraladıkları anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece, davacı tarafından elatmanın önlenmesi ve yıkım (reklam panosunun kaldırılması) talep edildiğinden ve buna karşılık davalının bina malikleriyle yaptığı kira sözleşmesine dayalı olarak reklam panosunu astığı yönünde savunması bulunduğundan dava konusu taşınmazı kiralayan tapu kayıt maliklerinin de davada yer almaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.