
Esas No: 2014/22208
Karar No: 2015/628
Karar Tarihi: 19.01.2015
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/22208 Esas 2015/628 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 11. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/05/2014
NUMARASI : 2013/282-2014/305
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı, kayden paydaşı olduğu çekişme konusu 117, 351, 770, 771 ve 119 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında sehven adının “Hüsref” olarak yazıldığını ileri sürerek, anılan kayıtlarda adının “Üsref” olarak düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur,
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki; çekişme konusu 770 ve 771 parsel sayılı taşınmazların tesciline dayanak teşkil eden kayıtların, 117 ve 351 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitine dayanak teşkil eden tapu kayıtlarının getirtilmediği, kayıtta yer aldığı şekilde; “Mehmet oğlu HÜ.. K..” ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığının ilgili nüfus müdürlüğünden sorulmadığı, çekişme konusu taşınmazları kimin hangi tarihten beri ne şekilde tasarruf ettiğinin, kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığının ve kayıt maliki ile davacının aynı şahıslar olup olmadığının zabıta aracılığıyla araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; çekişme konusu 119 parsel sayılı taşınmazın DSİ adına kayıtlı olduğu, diğer bir deyişle taşınmazda davacının malik olmadığı dosya arasında bulunan tapu kayıtları ile sabittir.
Hâl böyle olunca; çekişme konusu taşınmazların ilk tesisinden itibaren tüm tapu kayıtları, kadastro tespit tutanağı, tespite ve kayıt maliki adına tescile esas tüm belgelerin getirtilmesi, yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde nüfus ve zabıta araştırmalarının yapılarak talebe konu taşınmazın maliki ile davacının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, çekişme konusu 119 parsel sayılı taşınmaz hakkında açılan davanın sıfat yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bu parselin de kabul kapsamına alınmış olması doğru değildir.
Kabule göre de; davada tapu müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile karar ve ilam harcının eksik kalan kısmının davalıdan tahsiline karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.