BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/13 Esas 2022/371 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2022/13
Karar No: 2022/371
Karar Tarihi: 12.04.2022
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/13 Esas 2022/371 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO:2022/13 Esas
KARAR NO :2022/371
DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:06/01/2022
KARAR TARİHİ:12/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA DİLEKÇESİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... ile ... Mah. ... Sokak No:16-A ....işli/...’da ikamet eden müvekkili şirket arasında 10/05/2021 Tarihli ... Numaralı 20.007,00 TL tutarında kesilen faturaya nazaran, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 3 Adet 160 cm çalışma tezgahı, 3 Adet üç çekmeceli komidin, 1 Adet cilalı karşılama bankosu, 1 Adet boya laboratuvarı, 3 Adet çalışma koltuğu, 1 Adet seramik başlıklı yıkama seti, 1 Adet bar banko dolabı ve 1 Adet bardak rafı teslim edilmesi için anlaşıldığını, sözü edilen eşyalar davalıya eksiksiz bir şekilde teslim edilmesine rağmen taraflarına sadece 11.000,00 TL ödeme yapıldığını, eksik kalan 9.000,00 TL ' nin ise ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında ... 6. İcra Müdürlüğü’nün ... Sayılı dosyasıyla taraflar arasındaki faturaya binaen genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalı 09/08/2021 tarihinde yetkiye, asıl alacağa, borca, faize, ferilerine ve ödeme emrine itiraz ederek takibi durdurduğunu, davalı şirket böyle bir borçlarının olmadığını iddia etmekte ise de, taraflar arasında kesilen ve geçerliliği sabit bir fatura mevcut olduğunu, müvekkili şirketin davaya konu emtiaya yönelik kararlaştırılan hususları yerine getirdiği fotoğraf ve videolar sabit olduğunu, ancak davalı şirket üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyerek taraflar arasında kararlaştırılan faturayı ödememek için kötü niyetli olarak hareket etmekte olduğunu, açıklanan tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın işlemiş faizi ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesine, davalının bu itiraz başvurusu bakımından kötü niyeti sabit olduğundan yasa gereği takip konusu alacağın %20’ sinden az olmamak üzere hakkında icra inkâr tazminatına/kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine, her türlü yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasını karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP DİLEKÇESİ:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan icra takibi yetkisiz icra müdürlüğünde başlatılmış olup yetkili icra müdürlüğünün ... ... İcra Müdürlüğü olduğunu, müvekkiline gönderilen faturadan da anlaşılacağı üzere o tarihte müvekkilinin adresi, "... Sok. No:12/A ... .../... " adresi olduğunu, müvekkilinin ürünler teslim edilmeden iki taksit halinde 11.000,00 TL peşin ödeme yaptığını, müvekkilinin kuaför dükkanı açmakta olduğunu, gecikmenin kendisini zarara uğrattığını ve ürünlerin ivedi olarak teslimini istediğini beyan ettiği halde 10 günlük teslim süresine uyulmadğıını, süreç yaklaşık iki ay sürüncemede bırakıldığını, her ne kadar davacı taraf faturaya süresinde itiraz edilmemesi sebebiyle müvekkiliniin almadığı mal ve hizmetler için borçlu olduğunu beyan etmişse de yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre faturaya itirazda sürenin geçirilmesi başlı başına borcu ispatlamaya yetersiz olduğunu, ancak faturanın teslim tutanağı ya da imzalı irsaliye ile desteklenmesi halinde borcun doğduğuna kanaat edilebileceğini, açıklanan tüm bu nedenlerle huzurdaki davanın reddini, davacı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, argılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK'nun 67. maddesi gereğince açılmış itirazın iptali davasıdır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/6591 E., 2021/10586 Karar sayılı 21/10/2021 tarihli ilamında belirtildiği üzere;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 4 . maddesinin birinci fıkrası;
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hak- kındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işle- rine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilen- dirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istis- nadır.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan düzenleme ile ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grup halinde düzenlenmiştir.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK'nın 4 . maddesinin birinci fıkrasında bentler hâlinde sayılmıştır.Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra ve İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanu- nu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.
Bu açıklamalar ışığında; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi'nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.
Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6335 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 5. Maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Ka- nunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re'sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
Eldeki davada; taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafından davalı yana gönderilen ürünlerin bedelinin ödenmemesi nedeni ile başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabına göre davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, yine Erenköy Vergi Dairesi Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabının tetkikinde, davalının basit usul mükellefi olduğunun bildirildiği bu suretle davalının tacir olmadığı, davının TTK'nun 4. Maddesinde yer alan mutlak ve ticari davalardan da olmadığı, elde ki uyuşmalık yönünden HMK'nun 2. Maddesi gereği İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu anlaşılmış, mahkememizin görevsizliğine İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Gerekçede açıklandığı üzere;
1-)Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-)Görevli mahkemenin İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğuna,
3-)Karar kesinleştikten sonra HMK.nın 20.maddesi gereğince yasal sürede başvuru halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına mahkememizce karar verilmesine,
4-)Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, HMK 331/2. maddesi gereğince davaya başka bir mahkemede devam edilmediği taktirde talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücreti hususunda mahkememizce karar verilmesine,
Dair; davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/04/2022
Katip ...
¸e-imzalıdır
Hakim ...
¸e-imzalıdır
