Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9744
Karar No: 2017/3502

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/9744 Esas 2017/3502 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/9744 E.  ,  2017/3502 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Yörede 1977 yılında yapılıp 11/04/1978 ilâ 10/05/1978 tarihleri arasında ilân edilen kadastro sırasında.... köyü, 728 parsel sayılı 2875,00 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 177 tahrir numaralı vergi kaydının miktar fazlası olduğu gerekçesiyle tarla niteliğiyle Hazine adına tespit edilmiş ve itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.
    Davacı Orman Yönetimi vekili, 26/07/2012 havale tarihli dilekçeyle; dava konusu 728 parsel sayılı taşınmazın kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla taşınmazın orman olan bölümlerinin tapu kaydının iptali istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 12/3 maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 17/02/2014 gün ve 2013/9613 E. - 2014/1965 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [...Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 14/05/1978 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın niteliğinin orman olduğuna ilişkin iddianın kadastrodan önceki hukukî sebep olduğu ve davanın 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kararın usûl ve kanuna aykırı olduğu, öncelikle, dosya arasında bulunan ve Orman Yönetimi tarafından gönderilen askı ilân tutanağına göre çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerdeki orman tahdidinin 10/11/2011 tarihinde ilân edildiği, bu durumda davacı Orman Yönetiminin, genel arazi kadastrosundan önceki hukukî sebeplere değil, kadastrodan sonraki hukukî nedene dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğu, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi hükmünün sadece bu nedenle dahi somut olaya uygulanamayacağı, diğer taraftan, 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 günlü ve 2009/31 - 2011/77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, gerekçeli kararın 23.07.2011 tarihli ve 28003 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak karar tarihinden önce yürürlüğe girdiği, gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tâbi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve bu maddeler özel şahıslar ile Hazine arasında bir ayırım da içermemekteyse de, “Kamu Malı” iddiasıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararlarının yerleşik içtihat halini aldığı (Örneğin: Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 08.05.1987 tarih ve 1986/3 E. - 1987/4 K. sayılı kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/1-19 E. 2002/97 K.; 09.06.2004 gün ve 2004/1-335 E. 2004/354 K.; Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.12.2006 gün ve 2006/4206 – 4268; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 11.03.2008 gün ve 2008/1911 - 3034; 20. Hukuk Dairesinin 03.04.2008 gün ve 2008/1564 -5261 sayılı kararları). Anayasa Mahkemesinin iptal
    gerekçesinde de kamu mallarında 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağının belirtildiği, bu itibarla; mahkemece, açıklanan hususlar gözetilerek yargılamaya devamla işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesinin usûl ve kanuna aykırı olduğu...] gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tarla niteliğindeki tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre, dava; kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1983 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ile 1990 yılında yapılıp 04.06.1991 tarihinde ilân edilen aplikasyon, sınırlandırılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması vardır. 4999 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan fennî hataların düzeltilmesi çalışmaları 31.03.2005 tarihinde ilân edilip kesinleşmiştir.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman kadastro haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; davacının elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verildiği halde, davalı Hazine lehine ücreti vekâlete hükmedilmemesi doğru değil ise de bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davalı Hazinenin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile; hükme 7. bent olarak “1500.00.-TL maktu vekâlet ücretinin davacı kurumdan alınarak davalı hazineye ödenmesine” ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı HMK"nın 370/2 maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 24/04/2017 günü oy birliği ile karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi