1. Hukuk Dairesi 2021/1098 E. , 2021/2427 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen gaiplik, alacak davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, 5737 sayılı Yasanın 17. maddesine dayalı olarak açılan taşınmazın aslının vakıf olduğunun tespiti, gaiplik ve kayyım hesabında bulunan kamulaştırma bedelinin tahsili isteğine ilişkindir.
Davacı ... İdaresi, 5737 sayılı Kanun"un 17. maddesi uyarınca dava konusu 54 parsel sayılı taşınmazın aslının vakıf olduğunun tespiti ile 1280/1440 pay maliklerinin gaipliğine ve kayyım adına yatırılan kamulaştırma bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Kayyım, taşınmazın taviz bedelinin ödendiğini, vakıfla ilişiğinin kesildiğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 5737 sayılı Kanun"un 17. maddesindeki koşulların oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karar, Dairece " TMK"nın 33. maddesi hükmü gözetilmek suretiyle her iki ilan arasında 6 aylık süre bulunacak şekilde ilanların yapılması; öte yandan, gaipliği istenen kayıt maliklerinin nüfus kayıtlarının ve mirasçılarının bulunup bulunmadığının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorularak 5737 sayılı Kanun"un 17. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi ve sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 Gün.21/9 sayılı YİBK).
Somut olayda, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen, bozma gereklerinin yerine getirildiğini söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın kadastro tespit tutanağından eski tapu kaydına dayalı taşınmazın bir kısım paydaşlarının ... ölü oğlu ....’den kızı ... ölü oğlu ...’dan olma torunları ...,..., ..., ...,.... ve kızı....’nin olduğu, diğer yandan bir kısım paydaşları ise ölü ....in eşi .... ile müşterek çocukları ... ve ... ile ... ölü kızı ...’nin eşi ... olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 5737 sayılı Yasanın 17. maddesinde “Tasarruf edenlerin veya maliklerin mirasçı bırakmadan ölümleri, kaybolmaları, terk veya mübadil gibi durumlara düşmeleri halinde icareteynli ve mukataalı taşınmaz malların mülkiyeti vakfı adına tescil edilir.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan yasal düzenleme uyarınca taşınmazın vakfı adına tesciline karar verilebilmesi ya da bedelinin vakıflar idaresine ödenmesi için kayıt malikinin gaip kişilerden olup olmadığı, mirasçılarının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğinde kuşku yoktur.
Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32. ve 33. maddelerinde gaiplikle ilgili hükümler düzenlenmiştir.
Hâl böyle olunca; 5737 ve 4721 sayılı Kanunların yukarıda değinilen madde hükümleri çerçevesinde araştırma yapılması, çekişme konusu taşınmazın ilk tesisten itibaren dayanak tüm belgelerin eksiksiz temin edilmesi, kayıt malikinin mirasçılarının kimliğinin tespitine ilişkin başkaca bilgi ve belge olup olmadığı hususunda idari soruşturma yapılması, yine Nüfus Müdürlüğünden kadastro tespit tutanağındaki aile ilişkileri göz önünde bulundurularak araştırma yapılması mirasçılarının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.