17. Hukuk Dairesi 2017/3435 E. , 2019/11061 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 27/01/2012 tarihinde saat 22:30 sıralarında müvekkiline ait aracın aniden sol sokaktan çıkan araç sebebi ile bu araca çarpmamak için sağ tarafta bulunan beton ayağına çarpması sonucunda maddi hasarlı kazanın oluştuğunu belirterek, davalıya sigortalı aracın hasar miktarı olan 31.000,00-TL"nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, dairemizin 11/12/2013 tarihli, 2013/18953 Esas ve 2013/17561 Karar sayılı kararı ile; ...polis memurları ..., ... ve görgü tanığı ... dinlenerek, soruşturma dosyasında tanık olarak dinlenen ve mahkemece yapılan keşifte tanık olarak dinlenen ..., M....’un anlatımları arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği, görgü tanığı ... hakkındaki suç ihbarının akıbetinin araştırılmadığı, ispat yükünün yer değiştirip değiştirmediği hususunun karar yerinde tartışılması gerektiği ve sonucunda sigortalı araçla ilgili önceki hasar dosyası ve ekleri getirtilerek bu hasarla ilgili sigorta tazminatı istenmesinden vazgeçilme nedenleri üzerinde durulması, gerektiğinde içlerinde sigorta hukukçusu olan bilirkişi kurulundan açıklanan maddi ve hukuksal olguları açıklayıcı denetime imkan veren rapor alınması” gerekçesi ile bozulmuş, bozmadan sonra davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşları sırasında, gerek devamlarında, gerekse rizikonun gerçekleşmesinden sonraki ihbar yükümlülükleri bakımından iyiniyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir. Taraflar arasında geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sigortacı sorumlu olduğu gibi, TTK 1281/2.maddesi hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Ancak olayın sigortalının iddia ettiği şekilde değilde, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmiş olması halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Genel Şartlarının A.5.ci maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. (H.G.K 22.12.2010 gün 2010/17-655-688, 16.12.1998 gün 1998/11-872-905, 10.12.1997 gün 1997/11-772-1043 sayılı kararlarda bu yöndedir).
Somut olayda, davacıya ait aracın köprü beton ayağına çarptığı, araçta hasar meydana geldiği anlaşılmaktadır. Mahkemece araç hasarının bu kaza nedeniyle oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Toplanan delillere göre ispat yükü yer değiştirmeyecektir. Olayda ispat yükü davalı ... şirketindedir. Davalı ... rizikonun teminat dışı olacak biçimde gerçekleştiğini ispat etmesi gerekir. Dosya kapsamında ise aracın söz konusu kaza nedeniyle hasarlanmadığı veya böyle bir kazanın meydana gelmediği hususunda sigorta şirketince sunulmuş somut ve yeterli delil bulunmamaktadır. (HGK 2013/17-2303E., 2015/1497K.)
Bu durumda mahkemece konusunda uzman bilirkişiden Dairemiz ilkeleri doğrultusunda sigortalı araçtaki gerçek hasar ve zarar miktarının tesbiti ile sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 25/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.