20. Hukuk Dairesi 2017/7943 E. , 2020/667 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-karşı davalılar Hazine, ... ve ... ile asli müdahil ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, davalı gerçek kişiler tarafından kullanılan ... ..., Cumhuriyet mahallesi, ... mevkiindeki taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davalının elatmasının önlenmesi ile taşınmaz üzerindeki muhdesatların kal"ine karar verilmesi talebi ile bu davayı açmıştır.
Birleşen dosyada ise, davalı gerçek kişiler, taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğe dayalı olarak adlarına tesciline talep etmişlerdir.
Mahkemece; davacı gerçek kişilerin davasının kabulüne, çekişmeli 37.847 m2"lik taşınmazın tarım arazisi niteliği ile davacı ve davalı gerçek kişiler adlarına tapuya tesciline, davacı Hazinenin davasının ise reddine karar verilmiş; davacı Hazine tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14.10.2009 gün ve 2009/10925-14728 E.-K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, öncelikle dava dışı 8079 sayılı parsele ilişkin varsa, kadastro tesbit tutanağı örneği ile dayanakları olan tapu veya vergi kayıtları, ihdasen veya başka bir şekilde oluşmuş ise tescile esas tüm belgeler ile davacıların İzmir Defterdarlığına verdikleri 12.04.2004 tarihli dilekçelerinin onaylı örnekleri ilgili yerlerden istenerek dosyaya konulmalı, bundan sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı dokuzuncu bölümünde yazılı esaslar gözönünde
bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orma n kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir. Yukarıda belirtilen şekilde yapılacak inceleme sonucunda çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığı saptandığında ise; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince zilyetlikle kazanma koşullarının davacılar yararına oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu, davacılar ... ve ..."ın davasının kısmen kabulü ile, dava konusu ... ilçesi, ... ... Cumhuriyet mahallesi, ... mevkiinde kaim fen bilirkişi ... ve Orman Yüksek Mühendisi... imzalı 06/06/2011 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide 15 numara ile gösterilen kırmızı ile çevrili toplam 11.710 m2 kısmının davacılar adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Davacı Hazinenin davasının kısmen kabulü ile, dava konusu ... ilçesi, ... ..., Cumhuriyet mahallesi, ... mevkiinde kaim fen bilirkişi ... ve Orman Yüksek Mühendisi... imzalı 06/06/2011 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide 16 numara ile gösterilen mavi ile çevrili toplam 26.137 m2"lik kısmına davalıların yapmış olduğu müdahalenin men"i ile üzerindeki zeytin ağacı dışındaki muhtesatın kal"ine karar verilmiş, hüküm davacı ve karşı davalılar ... ve ... vekili ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 24.03.2014 tarih ve 2014/1517-3400 E.-K sayılı ilamıyla bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma kararında özetle’’ İncelenen dosya kapsamından çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, karar tarihinden sonra, 5831 sayılı Kanunun geçici 8. maddesi gereğince arazi kadastrosu yapıldığı ve dava konusu taşınmazlara 05.05.2013 tarihinde 1177 ada 292 ve 298 parsel numarası verilerek kadasto tutanağı düzenlendiği ve bu dosyada davalı olmaları nedeniyle kesinleştirilmediği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kanunun 26/4 maddesi hükmüne göre “kadastro mahkemesinin yetkisi (görevi) her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar.” Yine, aynı Kanunun 27/1 maddesine göre “Mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmazlara ilişkin davalar hakkında o taşınmaz için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine resen devrolunur.” hükümleri getirilmiştir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, temyiz edenlerin sıfatına bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında gözetilmelidir. Bu sebeple, mahkemece yapılacak iş: çekişmeli taşınmaza kadastro tutanağı düzenlendiğinden, kadastro tutanak asılları dosyaya getirtilerek, davaya bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olduğu düşünülerek görevsizlik kararı vermekten ibarettir.’’ gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda
1-Hazine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/588 Esas sayılı dava dosyasında her iki parsel yönünden kal isteminde bulunmuş olup ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/122 Esas ve 2014/189 Karar sayılı ilamı ile kal istemi hakkında dosya tefrik edilerek elde tutulacak yerde meni müdahale talebi ile birlikte mahkememize gönderilmiş olmakla; ...
Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı teknik anlamda bir görevsizlik olmayıp 3402 sayılı Kanunun 27/1. maddesine göre devir niteliğinde olduğundan ve kal istemi kadastro mahkemesinin görevi dışında olduğundan her iki parsel yönünden Hazinenin kal istemi yönünden mahkememizin görevsizliğine,
2-a)Hazinenin ... ..., ... 1177 ada 298 nolu parsel yönünden hem meni müdahale hem de kullanıcı şerhinin kaldırılmasına yönelik davalarının reddine,
b)Birleşen dosyanın davacıları ... ve ..."in bu parsel yönünden davalarının kabulü ile; taşınmazın malik hanesinin açık olduğu görülmekle 3402 sayılı Kanunun 27. maddesine göre resen doldurularak taşınmazın tamamı 2 hisse kabul edilerek,
1 payın ... ve ... oğlu 1967 doğumlu ...,
1 payın ... ve ... kızı 1963 doğumlu ... ... adlarına olacak şekilde ve iştirak halinde mülkiyet hükümlerine göre tapuya tespit ve tesciline,
3-Hazinenin ... ... ... 1177 ada 292 nolu parsel yönünden davasının kabulüne,
Bu parsel yönünden birleşen dosya davacıları ... ve ..."in davalarının reddi ile;
Taşınmazın malik hanesinin açık olduğu görülmekle 3402 sayılı Kanunun 27. maddesine göre resen doldurularak taşınmazın ... oğlu 1967 doğumlu ... ile ... kızı 1963 doğumlu ... ..."ın (..."ın ) kullanımında olduğu ve taşınmazın üzerinde bulunan 4-5 yaşlarında 1000 adet mandalina, 250 adet 13-15 yaşlarında mandalina, 120 adet kök yaşı 30-35, aşı yaşı 8-10 yaşlarında zeytin, 30 adet aşı yaşı 18-20 yaşlarında zeytin ağaçlarının 3402 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca bu kişilere ait olduğunun kütüğün ve tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle ... adına tapuya tespit ve tesciline karar verilmiş hüküm davacı-karşı davalılar Hazine ile ... ve ... ile asli müdahil ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi, kal ve Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince kazandırıcı zamanaşımı ile zilyetliğe dayalı tapuya tescil talebine ilişkindir.
Yörede 1949 yılına yapılan orman kadastro çalışması ile 1975, 1986 ve 1994 yıllarında yapılarak kesinleşen orman kadastro çalışması aplikasyon, 2. madde ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki;
Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK 65.maddesi "Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir. Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, ... 13.02.2017 tarihli dilekçesi ile UYAP sistemi üzerinden 14.02.2017 günü saat 08.35 de asli müdahillik talebinde bulunmuş, bu evrak mahkeme katibi tarafından saat 08.47 de açılmasına rağmen mahkemece asli müdahilin talebi değerlendirilmeden aynı gün saat 11.43 de karar verilmiştir. Mahkemece asli müdahilin talebi değerlendirilerek bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yanılgı sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalılar Hazine ile ... ve ... ın temyiz taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, asli müdahil ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/02/2020 günü oy birliğiyle karar verildi