14. Hukuk Dairesi 2017/3200 E. , 2017/6644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.04.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulü ile satış sureti ile ortaklığın giderilmesine dair verilen 04.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ...Kayyımı ve asli müdahil vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.Davacı, 10937 ada 7 parsel sayılı taşınmazda ortaklığın giderilmesini istemiştir.Dava konusu taşınmazda paydaş olmayıp muhtesatların kendilerine ait olduğunu iddia eden... ve ... asli müdahale talebinde bulunmuşlardır.Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalı ...kayyımı vekili ve asli müdahale talep edenler vekili temyiz etmiştir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptirPaydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur.Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.“Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.Somut olaya gelince,1-Mahkemece, 04.12.2014 tarihli kısa kararın 3 numaralı bendinde bilirkişi raporunda belirtilen oranda hesaplanmak suretiyle asli müdahil ... ve ..."ya eşit olarak ödenmesine şeklinde hüküm kurulmuş gerekçeli kararda muhtesatın asli müdahillere ait olduğu açıklanmış, hüküm kısmında bu hususa yer verilmeyerek, her ne kadar paydaş olmayan muhdesat sahiblerinin davaya dahil edilmesi ve satış bedelinden pay verilmesi mümkün değil ise de kısa karar gerekçeli karar ve gerekçe ile hüküm çelişkisi oluşturacak şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir,2-Dava konusu 10937 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 704/252 oranında paydaş olan... (... kızı)’ye ...1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 07.06.2005 tarih ve 2005/793-2005/1005 E.K kararı ile uzun süreden beri bulunamadığından ... kayyım olarak tayin edilmiştir. Davalı ...kayyımı vekili 18.09.2014 tarihli dilekçesinde ...1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/783 Esas sayılı dosyası ile...’nin halen sağ olan ... olduğu iddiası ile kayyımlığın kaldırılması davası açıldığını ve davanın derdest olduğunu beyan etmiştir.Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup re’sen yargılamanın her aşamasında gözönünde bulundurulması gerekir.Bu durumda mahkemece; dava konusu taşınmazda paydaş olan ...’nin Sağ ve ... olduğuna dair ...1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/783 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığı kayyım vekili tarafından ileri sürüldüğünden ve anılan davanın sonucu eldeki davada taraf teşkili bakımından önem taşıdığı açık olduğundan bu dosyanın akıbetinin araştılarak sonucuna göre HMK"nın 27. maddesi uyarınca taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması da doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle müdahillerin temyiz itirazlarının reddine, davalı ...kayyımı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 20.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.