1. Hukuk Dairesi 2014/1934 E. , 2015/569 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GÖYNÜK SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/09/2013
NUMARASI : 2011/175-2013/166
Taraflar arasında birleştirilerek görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve alacak davası sonunda yerel mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
-KARAR-
Asıl dava, çaplı taşınmaza hem doğrudan hem de dolaylı (komşuluk hukukuna dayalı) elatmanın önlenmesi ve yıkım; birleşen dava, alacak isteklerine ilişkindir.
Davacı, kayden maliki olduğu ... ada 83 parsel sayılı taşınmazının 78.50 m²"lik kısmına davalının ark açarak müdahale ettiğini, ekili sebzelerine zarar verdiğini, sınıra diktiği meyve ağaçlarının büyüdüğünde gölge yaparak ürün yetiştirmesine engel olacağını ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve ağaçların kaldırılmasına karar verilmesini istemiş; birleşen davada, davalının tecavüzü sebebiyle meydana gelen 353,50 TL zarar ile tespit dosyası giderleri toplamı olan 982,70 TL"nin davalıdan tahsil edilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu ağaçların henüz mevcut bir zararı bulunmadığından muhtemel zararların dava konusu edilemeyeceği, su arkının eskiden beri kullanıldığı, davalı tarafından açılmadığı ve 1972 yılında zemindeki haliyle yeniden düzenlenerek kişilerce kullanıldığı gerekçesiyle asıl davanın reddine; davalının kapatılan arkı açarken davacı taşınmazına zarar verdiği gerekçesiyle birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu ...ada 83 parsel sayılı taşınmazın davacı, ... ada 45 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu, 24.04.2013 tarihinde yapılan keşifte bilirkişilerce düzenlenen rapora ekli kroki (1)"de A harfi ile gösterilen 55,60 m²"lik kısmı davalının kullandığı, davalı tarafından açıldığı iddia edilen su arkının F (24,10 m2) ve G (2 m2) harfleri ile gösterildiği, .. ada 83 no"lu parselin içerisinden geçen su arklarının C, D, F, ve G harfleri ile gösterildiği ve toplam alanının 114,65 m² olduğu, su arkının kadastro paftasında mevcut olmadığı, mahalli bilirkişinin, su arklarının 60-70 yıl önce farklı bir şekilde geçtiğini ve arkın yönünün değiştirildiğini beyan ettiği, davalı tarafından dikildiği iddia edilen ağaçların ortak sınırda bulunduğu, ziraat bilirkişi raporuna göre ise, söz konusu bu meyve ağaçlarının büyüdüğünde dallarının gölge yaparak davacıya ait taşınmaza ekilen ürünlerin gelişmesine zarar verebileceğini, ağaçlar davalıya ait taşınmaza doğru geriye çekilerek zararın önüne geçilebileceğini tespit ettiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, 4721 s. TMK."nın 683. maddesinde; malikin taşınmazı üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarruf yetkilerine sahip olduğu ve 2. fıkrasında da, her türlü haksız elatmanın önlenmesini dava edebileceği öngörülmüştür.
Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet, geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevler de yükleyen bir ayni haktır. 4721 s. Türk Medeni Kanununun (TMK) 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı Kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini göz önünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun için de zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Öte yandan, elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir.
Somut olayda; davalının, 83 ve 45 parsel sayılı taşınmazların ortak sınırına diktiği ağaçların gölge yapmak suretiyle davacının taşınmazı üzerindeki bitkilere zarar verebileceği, ağaçların 3-5 yaşlarında olduğu yapılan keşif ve uzman bilirkişi raporu ile belirlenmiştir. Bu durumda bilirkişi raporunda davacı taşınmazına yönelik muhtemel zararın nasıl bertaraf edileceği belirtilmiş olmasına karşın mahkemece, değinilen bu önlemlere hükmetmek yerine, yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.
Ayrıca, fen bilirkişileri tarafından düzenlenen krokide C, D, F ve G harfleri ile gösterilen arkın davacı taşınmazı içerisinde kaldığı, davacının kapattığı arkın davalı tarafından açılarak davacıya ait taşınmazda A harfi ile gösterilen 55,60 m² alan ile birlikte davalı tarafından kullanılmakta olduğu sabittir. Bu durumda, davacının çaptan kaynaklanan mülkiyet hakkına değer verilmek suretiyle müdahalenin önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmemiş olması da doğru değildir.
Hâl böyle olunca; asıl davada davacının fiili ve komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi ve ağaçların davalı taşınmazına doğru çekilmesi isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.