Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4210
Karar No: 2022/2595
Karar Tarihi: 06.04.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4210 Esas 2022/2595 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/4210 E.  ,  2022/2595 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    ASIL VE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
    ASIL BE BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 07/12/2010 gününde verilen dilekçe ile asıl davada elatmanın önlenmesi, birleştirilen davada ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; elamanın önlenmesi talebinin karar verilmesine yer olmadığına; ecrimisil talebinin kısmen kabul, kısmen reddine dair verilen 18/11/2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacılar vekili, 2010/275 Esas ve 2014/247 Karar sayılı asıl dava dosyasında; kök muris ...'dan kendilerine intikal etmiş olan ve adlarına kayıtlı 787 ve 336 parsellere paydaşların bilgisi dışında davalı ...’nın el attığını ve işgale devam ettiğini, bu nedenle davalı ...’nın taşınmazlara elatmasının önlenmesini talep etmiş olup, ecrimisile ilişkin talep ve dava hakkını saklı tutmuştur. Birleştirilen 2012/141 Esas ve 2013/240 Karar sayılı dosyada ise; davacılar, 787 ve 336 parsellere davalılar tarafından el atmak suretiyle ve kiraya vermiş olmaları nedeniyle 2010-2011 dönemi için belirsiz dava olarak 10.000,00TL ecrimisilin faiziyle birlikte ..., ... ve ... isimli davalılardan tahsilini, yine ... ve ... tarafından geriye doğru 5 yıl kiraya vermiş olduklarını beyan ettiklerinden ve beyanları sabit olduğundan şimdilik 5.000,00TL ecrimisilin yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ...’dan tahsilini talep etmiştir. Bir kısım davacılar davalarını atiye bırakmıştır.
    Davalı ... 22.04.2011 tarihli duruşmadaki beyanında; dava konusu her iki taşınmazın tamamını 1 yıllığına kiraladığını belirterek, kira sözleşmesinin aslını sunmuş olup sözleşmenin süresinin 2011 yılının 10. ayında mahsul hasadında biteceğini belirtmiştir.
    Davalılar ... ve ... ise; asıl davada davaya davalı yanında fer’i müdahil olmuşlar ve bir kısım davacıların hissedar olmadıklarını, bir kısmının ise ölmüş olduklarını ve vekalet vermelerinin mümkün olmadığını belirtmiş olup, dava konusu taşınmazlara ilişkin rızai taksim yapıldığını, bu taksimin mülkiyet amaçlı değil kullanım amaçlı yapıldığını, bu taksimle murisleri ...’ya verildiğini 2001 yılında vefatıyla varisi olarak kendilerinin kiraya verdiğini, 2010 yılı için de ...’ya kiraya verdiklerini ve kira bedelini aldıklarını, kira kontratının doğru olduğunu beyan etmişlerdir. Birleştirilen davada ise dava konusu taşınmazların kök muris ...’nun vefatından sonra babaları ...’ya verildiğini, onun 2001 yılında vefatıyla anneleri ... tarafından kiralandığını 2009 yılında annelerinin de vefatıyla kardeşlerinin de başka şehirde olmaları nedeniyle davalılar ... ve ... tarafından diğer davalı ...’ya kiralandığını, ... tarafından ise kira bedelinin tamamının ödendiğini ve kardeşler arasında paylaştırıldığını, kardeşleri ... ve ... tarafından da daha önce başka başka kişilere taşınmazların kiraya verildiğini, bir kısım davacıların hissedar olmadığını tekrarla davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece; asıl dava yönünden dava konusu taşınmazların paydaş olan ... ve ...'dan 2010-2011 dönemi için kiralandığı, bu sözleşmenin davalı ... kabulünde de olduğu, ancak yapılan kira sözleşmesinin pay ve paydaş çokluğu sağlanmadan yapıldığından geçersiz olduğu ve davalının müdahalesinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı ...’nın dava konusu 787 ve 336 parsellere müdahalesinin men’ine, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ... aleyhine açmış oldukları davayı atiye bırakmaları nedeniyle bu davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına; birleştirilen dosya yönünden ise; davanın kısmen kabul, kısmen reddiyle isim isim ve pay pay belirtilen ecrimisil miktarlarının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine dair verilen kararın davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17/09/2018 tarih, 2018/6015 Esas, 2018/15805 Karar sayılı ilamıyla “... Mahkemenin yapılan kira sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin gerekçeli kararında yapmış olduğu açıklamalarda bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte dava açıldığı tarihte davalı ...’nın dava konusu taşınmazlara müdahalesinin olduğu dosya kapsamında sabittir. Ancak davalılardan ... tarafından 18.10.2011 tarihinde verilen dilekçede 25.10.2011 tarihinde keşif yapılmasının yersiz olduğu, hali hazırda tarlaların boş olduğu belirtilmiştir. Daha sonra davalılar ... ve ... tarafından verilen delillerini sunduğu dilekçelerinde de dava devam ederken bir kısım davacılar tarafından dava konusu taşınmazların dava dışı ... ve ...’na kiraya verildiği beyan edilmiş olup, 30.12.2011-30.12.2012 tarihleri arasında 336 parselin ...’e kiraya verildiğine dair kira sözleşmesi sunulmuştur. Yine mahkemece 12.12.2011 tarihinde yapılan keşif sonrası alınan 22.12.2011 tarihli bilirkişi raporunda 336 parselde gün itibariyle buğday ekili olduğu 787 parselde ise gün itibariyle bir kısmının buğday ekili olduğu bir kısmının ise boş olduğu tespit edilmiştir. 15.04.2013 tarihinde gidilen keşifte alınan mahalli bilirkişi beyanlarında ise dava konusu taşınmaz olan 336 parselin dava dışı ... tarafından kullanıldığı, ondan önce adını bilmedikleri bir şahsın taşınmazı kullandığı ve fıstık ektiği, yine evveliyatında da taşınmazın ...'in amcası ...’in kiraladığı, dava konusu 787 parselin ... tarafından kiralandığı belirtilmiştir. O halde; tüm bu açıklamalar doğrultusunda davalı ...’nın dava açıldığı tarihte dava konusu taşınmaza müdahalesinin mevcut olduğu ve fakat dava devam ederken müdahalesinin sona ererek taşınmazların dava dışı 3. kişilerce kullanıldığı anlaşılmakla, dava açıldıktan sonra müdahaleye son verildiğinden mahkemece davalı ...’nın dava konusu taşınmazlara elatması yönünden karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle hükmün 3 nolu bendinde davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, davacılar tarafından davalılar ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... aleyhine açmış oldukları davayı atiye bırakmaları nedeniyle bu davalılar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil davasının kısmen kabul kısmen reddi ile belirlenen ecrimisil bedellerinin davalılardan ayrı ayrı müştereken ve müteselsilen tahsiline, dava konusu 787 ve 336 parsel sayılı taşınmazlar yönünden açılan elatmanın önlenmesi davasının ise konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre; el atmanın önlenmesi talebi yönünden, davacılar vekilinin aşağıdaki (2) numaralı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- Davacılar vekilinin elatmanın önlenmesi talebinin reddi üzerine vekalet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde ise; dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davalı ...’nın dava açıldığı tarihte dava konusu taşınmaza müdahalesinin mevcut olduğu ve fakat dava devam ederken müdahalesinin sona ererek taşınmazların dava dışı 3. kişilerce kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle; davacı paydaş, payına yönelik davalı tarafından yapılan müdahalenin önlenmesi talebi yönünden dava açarken haklıdır. Bu durumda; taşınmazın davacıların payına karşılık gelen değeri üzerinden davacılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususun düşünülmemesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi