14. Hukuk Dairesi 2016/11288 E. , 2017/6628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14.06.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 22.05.2015 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 19.09.2017 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı hazine vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KA R A R
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili; davalı ... Belediye Başkanlığı adına kayıtlı olan 322 ve 383 parsel sayılı taşınmazların, ... İcra Müdürlüğünün 2002/563 sayılı icra dosyasına istinaden 9.11.2004 tarihinde ihale alıcısı müteveffa müvekkili ...’a ihale edildiğini, davalı belediyenin 24.11.2004 tarihinde açtığı ihalenin feshi davasının ... İcra Hukuk Mahkemesinin 06.04.2006 tarih ve 3-18 sayılı kararı ile reddedildiğini ve bu kararın deracattan geçmek suretiyle kesinleştiğini; ancak anılan ihalenin feshi davası devam ederken davalı ... tarafından, 21.02.2005 tarih ve 9 numaralı Encümen Kararma istinaden dava konusu 322 ve 383 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı yasanın 18. maddesi uyarınca imar uygulamasına tabi tutulduğunu ve 322 nolu parselden değeri çok düşük ve m2si daha küçük olan farklı mevkiideki 1048 sayılı imar parselinin, 383 sayılı parselden de yine mali değeri çok düşük olan ve farklı bir mevkide bulunan 1045 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu, böylelikle müvekkilinin zarara uğratıldığını ve mülkiyet hakkının açıkça ihlal edildiğini, yapılan bu haksız imar uygulamasının iptali için açılan davalar sonucunda ... 2. İdare Mahkemesinin 2008/666 esas, 2008/1066 karar ve 2008/664 esas, 2008/1064 karar sayılı ilamlarıyla Belediyenin encümen kararının iptal edildiğini ve verilen kararların Danıştay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, daha sonra yaptıkları uyarılara ve görüşmelere rağmen taleplerine davalı ... Başkanlığınca cevap verilmediğini ileri sürerek; ...Beldesi,... Köyü eski 322 yeni 1048 ve eski 383 yeni 1045 numaralı parsellerin müvekkilleri adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ile dahili davalılar, davanın reddini savunmuşlardır Mahkemece, "davacılar ... Belediye Başkanlığının 21.02.2005 tarihli imar uygulaması işleminin iptal etmeleri sonucu iş bu davayı açmış iseler de, dava konusu taşınmazların 02.08.2006 tarihinde ve 12.02.2010 tarihinde yeni imar uygulamasının yapıldığı, bu imar uygulamaların kesinleştiği, bu işlemlere ilişkin bir iptal kararının bulunmadığı, bu nedenle davacıların, ...Belediye Başkanlığının 21.02.2005 tarihli imar uygulaması işleminin iptal edilmiş olması sebebi ile bu davayı açamayacakları" şeklindeki gerekçeyle "davacıların davasının reddine" karar verilmiştir.
Hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 705. maddesinde -kural olarak- taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olacağı vurgulandıktan sonra aynı maddenin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde -bu kuralın istisnaları- "miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır" şeklinde tescilsiz iktisap halleri düzenlenmiş, ikinci cümlesinde ise, tescil iktisap hallerinde malikin tasarruf işlemlerini yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlanmıştır. Diğer taraftan; tapu sicilinin tutulması prensiplerinden biri tescil, diğeri sicilin aleniliği (güvenilirliği), bir diğeri Hazinenin kusursuz sorumluluğu, sonuncusu ise geçerli bir hukuki sebebinin bulunması, yani kaydın illetten mücerret olmamasıdır. Öyleyse; imar parselinin dayanağı olan idari işlemin iptal edilmesi ile sicilin dayanıksız kalacağı ve TMK"nın 1025. maddesi hükmü uyarınca yolsuz tescil durumuna düşeceği; bu durumda; dayanıksız kalan tapu kaydının iptal edilerek kadastral parselin geometrik ve hukuki durumunun ihyasına karar verilmesi gerekeceği tartışmasız olduğu gibi, imar parsellerinin sicil kayıtlarının dayanağı olan idari işlem idari yargı yerinde iptal edilmediği, farklı bir ifadeyle hukuki geçerliliğini koruduğu sürece kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptal ve tescil davasının dinlenemeyeceği de kuşkusuzdur.Somut olayda; dava dışı üçüncü kişinin alacaklı olduğu davalı ... Belediye Başkanlığı aleyhine başlattığı icra takibi sırasında çekişme konusu anılan Belediye adına kayıtlı 322 ve 383 parsel sayılı taşınmazların haczedilerek yapılan açık arttırma sonucunda 19.11.2004 tarihinde davacıların miras bırakanı olan..."a ihale edildiği, davalı ... Belediyesi tarafından açılan ihalenin feshi davasının da reddine karar verildiği ve bu kararın derecattan geçmek suretiyle 12.03.2007 tarihinde kesinleştiği, bunun üzerine ... İcra Müdürlüğü tarafından Tapu Sicil Müdürlüğü"ne yönelik 18.06.2007 tarihinde, "dava konusu taşınmazların ihale alıcısı Kemal"in mirasçıları üzerine tescil edilmesine" ilişkin yazı yazıldığı, ancak bu arada 322 ve 383 sayılı parsellerin davalı ...Belediye Başkanlığı tarafından imar uygulamasına tabi tutulması sonucu 02.08.2006 tarihinde (322 sayılı parselden ve dava dışı 384sayılı parselden) 1048 sayılı imar parseli ile (383 sayılı parselden) 1045 sayılı imar parselinin oluşturulduğu; 1045 ve 1048 sayılı imar parsellerinin de yeniden şuyulandırma işlemine tabi tutulması neticesinde 12.02.2010 tarihinde (1045 nolu parselden) 1079 sayılı ve (1048 nolu parsel ile dava dışı 1044 sayılı parselden) 1078 sayılı imar parsellerinin meydana getirildiği ve 1078 sayılı parselde ... Belediyesi yanında Maliye Hazinesinin de paydaş hale geldiği; 06.04.2011 tarihinde de 3402 Sayılı Yasanın 22-a maddesi uyarınca 1078 sayılı parselin 319 ada 4 sayılı parsel ve 1079 sayılı parselin de 319 ada 3 sayılı parsel olarak tescil edildikleri; 02.08.2006 tarihinde tescil edilen imar uygulamasının yapılmasına ilişkin 21.02.2005 tarih ve 9 sayılı Belediye Encümen Kararının davacılar tarafından açılan dava sonucu ... 2. İdare Mahkemesi"nin 06.11.2008 tarih ve 664-1068 sayılı ve aynı gün 666-1066 sayılı kararıyla iptal edildiği ve bu kararların 23-24/12/2008 tarihinde kesinleştiği; 12.02.2010 tarihinde tescil edilen şuyulandırma işleminin dayanağı olan 28.08.2009 tarih ve 32 sayılı ... Belediye Encümen Kararının ise halen geçerliliğini koruduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Öte yandan davacılar vekili; 09.04.2013 tarihli celsede, "icra dosyasında alınan parselin teslim edilmediğini ve bu nedenle davalı adına olan tapu kaydının iptalini talep ettiklerini" beyan etmiştir.O halde; dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden ve de davacılar vekilinin yargılama sırasındaki beyanlarından; davadaki isteğin, cebri icra suretiyle tescilden önce edinilen mülkiyet hakkının imar parsellerine yansıtılmasına yönelik olduğu açıktır. Davacıların tasarruf işlemlerini yapabilmeleri için mülkiyet haklarının tapu kütüğüne tescili gereklidir. Dava dilekçesinin talep sonucunda da hem kadastral parseller hem de imar parselleri belirtilmek suretiyle tescil istenildiğine ve yine davacıların mülkiyet haklarının, idari işlemler sonucu oluşturulan ve sicil kaydı açık olan parsellere yansıtılması yönünde düzenlenen bilirkişi raporuna karşı çıkılmadığına göre, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken; kadastral parselin ihyası talep edilmediği halde "sicil kayıtlarının dayanağı olan idari işlemin ayakta olduğu" gerekçe gösterilmek suretiyle tapu iptal ve tescil davasının dinlenemeyeceğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması isabetsizdir.Hal böyle olunca, davacıların 322 ve 383 parsel sayılı taşınmazlarda cebri icra suretiyle tescilden önce edindikleri mülkiyet haklarının anılan parsellerden oluşturulan ve sicil kaydı açık olan 319 ada 3 ve 4 sayılı parsellere yansıtılması yönünde işin esasının incelenmesi, 383 sayılı parselin en son gittisinin 319 ada 3 sayılı parsel olduğu, 322 sayılı parselin de dava dışı başka parsellerle birlikte gittisinin en son 319 ada 4 sayılı parsel olduğu gözetilerek toplanan ve toplanacak olan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru görülmemiş; hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.480 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.