20. Hukuk Dairesi 2015/13529 E. , 2017/3466 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescili davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine, davalı ... Yönetimi ve kendisine gerekçeli karar tebliğ edilen ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde .... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 156 ada 2 parsel sayılı taşınmazın ... adına tespit yapıldığını, 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın orman olarak bırakıldığını, 156 ada 3 parsel sayılı taşınmaz ve ... ili, ... ilçesi, ... köyünde bulunan 102 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Mahkemece davanın sonuçlandırıldığı 19.12.2012 günlü son oturumda “davanın kısmen kabulüne, 156 ada 2 sayılı parsele yönelik davanın kabulüne, taşınmazın ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline, 102 ada 1 sayılı parsele yönelik davanın reddine” karar verilmiş, gerekçeli kararda ise “davanın kısmen kabulüne, ... ilçesi, Yüce köyü sınırları içerisinde yer alan ve kadastro çalışmaları sırasında pafta no: 4"de yeri tespit edilen ve tapulama harici yer olarak tespit harici bırakılan, dosya içerisindeki 07/11/2012 tarihli ve Mehmet Necat Akalpoğlu tarafından hazırlanan fen bilirkişisi raporunda (A) harfi ile gösterilen 334,38 m² betonarme ev ile (B) harfi ile gösterilen 377,21 m² bahçe vasfındaki taşınmazın davacı Ahmet ve Sultan oğlu, 01/11/1965 ... doğumlu, 32342135058 T.C. kimlik nolu Mehmet Eşref Cebe adına tesciline” karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararı arasındaki çelişkileri gidermek için davacı tavzih talebinde bulunmuş ise de Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/06/2013 tarih ve 2013/ 2158 - 6515 sayılı kararı ile "kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olması, 10.04.1992 tarih 91/7-92/4 sayılı İBBGK kararına göre mutlak bozma nedeni olup, somut olayda hüküm fıkrasının tamamen değiştirilmesi şeklinde yapılmış olan düzenleme, tavzih yolu ile düzeltilebilecek hususlardan değildir. Bu nedenle, mahkemece “tavzih” adı altında yapılan değişiklik hukuki sonuç doğurmayacağından dikkate alınmamış, davacının temyiz dilekçesine göre yapılan inceleme sonucu kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki farkdan dolayı hükmün bozulması gerekmiştir" denilmek sureti ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, bu kez davanın kısmen kabulüne, 156 ada 2 sayılı parselin köy tüzel kişiliği adına olan tapusunun iptaliyle davacı adına tapuya tesciline, 102 ada 1 sayılı parsele yönelik davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından 102 ada 1 sayılı parselle ilgili olarak temyiz edilmiştir.
Bu kararda Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2014/4565 E. - 2014/9019 K. sayılı ilamı ile "Mahkemece yöntemince yapılan araştırmaya göre 102 ada 1 sayılı parsel içinde kalan 17990.64 m² yüzölçümündeki yerin eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılmayan alanda kaldığı belirlenmiştir. Dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ise bu yerin murislerine ait iken intikalen davacıya kaldığını, öncesinde bu kişilerce kullanılırken 1988 -1989 yıllarında terör nedeniyle terk edildiğini açıklamışlardır. Bu durum karşısında iradi bir terkten de söz edilemez. Değinilen yönler gözetilerek 102 ada 1 sayılı parselde fen bilirkişisi tarafından (A) harfi ile gösterilen 17990.64 m²’lik bölümün tapusunun iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, aksi görüşle reddi yolunda hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır" denilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Hazine, davalı ... Yönetimi ve kendisine gerekçeli karar tebliğ edilen ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukuki bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Ordu, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Gaziantep, İzmir, Kayseri, Konya, Mersin, Sakarya ve Samsun Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülki sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun Geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun ""Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı köyün 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle olarak ... ilçesinin belediyesine katılması nedeniyle görülmekte olan davada taraf sıfatı kalmamıştır. Hal böyle olunca, mahkemece; 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, davalı köyün bağlı bulunduğu ilçe belediye başkanlığı ile ilgili büyükşehir belediye başkanlığının ve Hazinenin davaya katılımları sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı, delilleri toplanmalı, ondan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... Yönetimi ve davalı Hazinenin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine, 19/04/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.