Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/109
Karar No: 2019/11038
Karar Tarihi: 25.11.2019

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2017/109 Esas 2019/11038 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2017/109 E.  ,  2019/11038 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili davalı ..."nin müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazları diğer davalılara sattığını öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini talep etmiş, yargılama sırasında borçlu davalının ölümü nedeniyle mirasçıları ... davaya dahil edilmişlerdir.
    Davalı ... mirasçısı ... satışın muvazaalı olduğunu bildirmiş, diğer davalılar, borçlu ile davacı arasında yakınlık ve gayri resmi iş ortaklığı olduğunu, yapılan takibin muvazaalı olduğunu, taşınmazları gerçek değeri üzerinden parasını ödeyerek aldıklarını, muvazaalı bir işlem olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, Dairemizin ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacı ile davalı borçlu ..."nin danışıklı olarak hareket ettikleri, esasen davacının, davalı borçlu ..."den ... İcra Müdürlüğü"nün 2006/3030 sayılı dosyasına konu edilen miktarda bir alacağının bulunmadığı, takibe dayanak senedin de takibin tarafları arasında danışıklı olarak düzenlendiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine, davalı ...’ın satış tarihinde yurt dışında yaşıyor olmasına, davalı borçlu ile ... arasındaki yakınlığın ispatlanamamasına ve davalı ... ile trampa yoluyla satış işlemi yapılmış olmasına ve satış bedeli ile taşınmazın satış tarihindeki rayiç değeri arasında fark bulunmamasına göre, davacı vekilinin davalı ... yönünden yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
    2- Davalılar ..., ... ve ... yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    İİK"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
    Yine İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir
    İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir. Bu halde dördüncü kişi yönünden bedel farkı yeterli olmayıp kötü niyetinin somut delillerle ispatlanması gerekir.
    Somut olayda, dava koşulları yönünden incelendiğinde, borcun 11.11.2004 tanzim tarihli bonodan kaynaklandığı, satışların bu tarihten sonra ...köyünde kain 190 parsel sayılı taşınmazın ...’na 19.12.2005 tarihinde, ... İli, Antakya İlçesi, Küçükdalyan köyünde kain 679 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından ...’na 20.12.2005 tarihinde ve aynı parselin ... tarafından 4. kişi olan ...’na 20.09.2006 tarihinde yapıldığı, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği borçlu adresinde 11.10.2006 tarihinde yapılan haczin İİK"nun 105. maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu sabittir.
    A-)Dava konusu, ...’na satılan ...köyünde kain 190 parsel sayılı taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında önemli bir bedel farkı olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak tanıklar ... ve ...’nin beyanlarından; davacı ..., davalı borçlu ... ve davalı 3. kişi ...’nun birbirlerini tanıdıkları, davalı borçlu ...’nin zaman zaman ...’na ait dükkanda da oto alım satımı yaptığı anlaşılmaktadır. Bu halde İİK’nun 280/1. maddesi gereğince davalı ...’ın, borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı hususu araştırılarak ve tartışılarak sonucuna göre davalı ... yönünden karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    B-)Dava konusu, ... tarafından 3. kişi ...’na satılan ve sonrasında 4. kişi davalı ...’na satılan ... İli, Antakya İlçesi, Küçükdalyan köyünde kain 679 parsel sayılı taşınmazın, ...’na yapılan ilk satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen gerçek değeri arasında misli fark bulunduğu, davalı ... ...’nun da aynı çevrede esnaf olduğu tanık beyanlarından anlaşılmaktadır. Öte yandan davalı üçüncü kişi ...’ın satın aldığı taşınmazda borçlu ...’nin oturması için tefrişatı ile kiraya verdiği davanın dayanağı icra dosyası içerisinde bulunan 01.02.2006 başlangıç tarihli 2 yıllık kira sözleşmesi ile sabittir. Bu halde İİK’nun 280/1. maddesi gereğince davalı ...’ın borçlunun mali durumunu bildiği veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğu anlaşılmaktadır.
    Somut olayda, davalı borçlu ... tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu ... İli, Antakya İlçesi, Küçükdalyan köyünde kain 679 parsel sayılı taşınmaz ...’na 20.12.2005 tarihinde ve aynı parsel ... tarafından 4. kişi olan ...’na 20.09.2006 tarihinde satılmıştır. Dördüncü kişi konumundaki davalı ... yönünden yapılan satışta, satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen satış tarihindeki rayiç bedel arasında önemli bir fark bulunmayıp, 4. kişinin kötü niyetinin ispatlanmış olması gerekir. Davalı ... yönünden (İİK. 282. maddesi hükmüne göre kötü niyetli üçünçü kişi) İİK. 280/3 maddesinin uygulama yeri yoktur. Davalı 4. kişi ...’nun kötü niyeti ispatlanamadığından, davalı ... yönünden davanın reddi; davalı ... yönünden ise davanın tazminata dönüştüğü kabul edilerek İİK"nun 283. maddesi gereğince,davalı ...’nun, dava konusu 679 parsel nolu taşınmazı elinden çıkardığı 20.09.2006 tarihindeki değeri oranında alacakla sınırlı olarak tazminatla sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.
    SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yönünden davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2/A) ve (2/B) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 25/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi