5607 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/13692 Esas 2020/12679 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/13692
Karar No: 2020/12679
Karar Tarihi: 12.10.2020

5607 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/13692 Esas 2020/12679 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir karar temyiz edilmiş ve dosyanın incelenmesi sonucunda temyiz isteğinin reddi nedeni bulunmadığından işin esasına geçilmiştir. Ancak, sanık tarafından sunulan temyiz dilekçesinde şizofreni hastası olduğunun iddia edilmesi ve sağlık raporunun bulunması nedeniyle, sanığın suç tarihinde ceza sorumluluğunu kaldıracak şekilde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ya da davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalma olup olmadığına dair rapor alınması gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, sanık lehine hükümler içeren 7242 sayılı Kanun'un uygulanma koşullarının araştırılması ve eski bir ceza davası nedeniyle sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Kararda ayrıca, sanığın aynı mağdura karşı farklı zamanlarda işlediği suçlardan dolayı ayrı cezalandırılması sonucu fazla cezaya hükmedildiği ve bu nedenle kararın bozulduğu belirtilmiştir.
Kanun maddeleri: 5607 Sayılı Kanun (3/22. madde), 5237 sayılı TCK (32. madde, 7. madde), 7242 sayılı Kanun (61. madde, 62. madde, geçici 12. madde 2. fıkra), TCK (43/1. madde)
19. Ceza Dairesi         2019/13692 E.  ,  2020/12679 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    Sanık tarafından sunulan temyiz dilekçesinde şizofreni hastası olduğunun iddia olunması ve dilekçe ekinde de buna dair sağlık raporu bulunması karşısında, sanığın suç tarihinde 5237 sayılı TCK"nin 32. maddesi uyarınca ceza sorumluluğunu tamamen ya da kısmen kaldıracak biçimde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalma olup olmadığı konusunda rapor alınarak sonucuna göre hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Kabule göre de;
    1-) Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun"un 61. maddesi ile 5607 sayılı Kanun"un 3/22. maddesine eklenen "Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir." şeklinde düzenlemenin sanık lehine hükümler içerdiği, yine aynı Kanun"un 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Kanun"un 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK"nin 7. maddesi ve 7242 sayılı Kanun"un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun"a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası mucibince ilgili hükümlerin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun yerel mahkemece yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,
    2-) Sanığın eyleminin 6455 sayılı Kanunla değişik 5607 sayılı Kanun"un 3/18 maddesinde unsurları yazılı suçu oluşturduğu ve bu maddeden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeksizin, önce 6545 sayılı Kanunla değişik 5607 sayılı Kanun"un 3/5. maddesi gereği ceza verilip sonra da 3/10 maddesine göre artırım yapılmak suretiyle hüküm kurulması,

    3-) UYAP ortamında yapılan araştırmada, sanık hakkında temyiz davasına konu (aynı) suçu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, 25.12.2013 tarihli eylemi nedeniyle kurulan İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 30.10.2014 tarihli 2014/102 E. 2014/745 K. sayılı “mahkumiyet” hükmünün Dairemizin 29.09.2020 tarihli, 2019/13118 E. 2020/ 11864 K. sayılı ilamı ile bozulmasına karar verildiğinin ve yine aynı sanığın 13.11.2013 tarihli eylemi nedeniyle kurulan İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.10.2014 tarihli 2014/251 E. 2014/413 K. sayılı “mahkumiyet” hükmünün Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 02.04.2018 tarihli 2015/6278 E. 2018/3474 K. sayılı ilamıyla onanmasına karar verildiği anlaşılmakla;
    Yerel mahkemece; UYAP kayıtları taranarak, sanık hakkında aynı suçtan açılmış başkaca ceza davası dosyalarının bulunup bulunmadığı da tespit edilip hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek suretiyle adı geçen dosyalar arasında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığını değerlendirilmesi ve gerekirse derdest dava dosyalarının birleştirilmesi sonucu sanığın hukuki durumunun TCK"nin 43/1. Maddesinin uygulanmasıyla bulunacak sonuç cezanın infazının, Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin ilamıyla kesinleşen ceza miktarı mahsup edilerek, ortaya çıkan fark miktarınca yapılmasına karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde sanığın farklı zamanlarda aynı mağdura karşı işlediği suçlar dolayısıyla ayrı ayrı cezalandırılması suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,
    Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 12.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.