Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7222
Karar No: 2017/952
Karar Tarihi: 21.02.2017

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7222 Esas 2017/952 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2016/7222 E.  ,  2017/952 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ



    Taraflar arasında görülen davada ... 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 23/11/2015 tarih ve 2015/127-2015/939 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili şirket aleyhine ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2006/69 E-2007/91 K. sayılı dosyası üzerinden açılan davada elektrik kablolarında meydana gelen kaza sonucunda kabloları hasar gören şirketin tazminat talebinin kabulüne karar verildiğini, kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek onandığını, anılan kararın ... 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/3507 sayılı dosyasında takibe konulduğunu ve müvekkili tarafından ödeme yapılarak icra dosyasının kapatıldığını ayrıca, temyiz ve karar düzeltme taleplerinin harç ve masraflarının da müvekkili tarafından yapıldığını, taraflar arasında akdedilen İHDS’nin 7. maddesi uyarınca yapılan ödemenin davalının sorumluğunda olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 13.602,13 TL ile şimdilik 100,00 TL temyiz harç ve masraflarının ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında icra dosyasına ödenen 13.602,13 TL’yi 15.710,09 TL olarak, 100,00 TL temyiz harcını da 403,30 TL olarak ıslah ettiklerini beyan etmiştir.
    Davalı vekili, zamanaşımı def"inde bulunmuş, davanın esasına ilişkin olarak da, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini, "İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi" hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, ayrıca davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 01/12/2005 tarihinde gerçekleşen kısa devre sonucu Türk Telekom"a ait kabloların eriyerek zarara uğraması nedeniyle açılan dava sonucu zararın davacı tarafından tazmin edildiği, davanın davalıya ihbar edilmediği, bu hali ile İHDS"nin 7.1, 7.2, 7.3.,7.4.,7.5, 7.6 maddeleri kapsamında dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemlerden kaynaklanan sorumluluğun dönemsel olarak paylaştırıldığı ve İHDS öncesi dönemin sorumluluğunun davalıya bırakıldığı, ihbar yükümlülüğü yerine getirilmediğinden davalının rücuya dayanak karar tarihinden sonra ortaya çıkan alacaktan sorumlu tutulamayacağından icra fer’ileri ve karar tarihinden sonraki fer’ilerin davalıya rücu edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 11.979,35 TL"nin dava tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1-Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 11.979,35 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de, benimsenen bilirkişi raporunda, davacının davalıya 10/03/2008 tarihli ödemeden 11.549,05 TL"nin rücuunu talep edebileceği, temyiz harç ve masraflarına yönelik rücu talebi yönünden ise dosyada bu ödemelere ilişkin herhangi bir belge bulunmadığından hesaplama yapmanın mümkün olmadığının belirtildiği, davacı tarafça ıslah dilekçesi ile, İstanbul 7. İcra Müdürlüğü"nün 2008/3507 sayılı dosyasına ödenen 15.710,09 TL ile 403,30 TL temyiz harcının faizi ile tahsilide talep edildiği halde, hükmedilen miktara nasıl ulaşıldığının kararın gerekçesi belirtilmediği gibi, mahkeme kararının bu haliyle denetime de elverişli olmadığı anlaşılmştır.
    6100 sayılı HMK"nın 294/3 madde ve fıkrasında "Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur." aynı Yasa"nın 297/2 madde ve fıkrasında ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir.
    Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece verilen kararın, yukarıda belirtilen ve hükümde olması gereken yasal unsurları içermediği ve denetime de elverişli olmadığından bozulması gerekmiştir.
    2- Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödedikleri peşin temyiz harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 21/02/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Davalı şirketin, 02.04.2004 tarih, 2004/22 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile özelleştirme kapsamına alındığı, özelleştirmenin işletme hakkı devri ve hak sahibi şirketlerin hisselerinin blok satışının yapılması kararı benimsendikten sonra, TEDAŞ"ın 20 ayrı dağıtım şirketi oluşturduğu, davacı şirketin de bu 20 şirket arasında yer aldığı, dağıtım şirketlerinin dağıtım lisansına sahip olmaları yanında sermayesinin tamamınında davalı kuruma ait olduğu, ancak davalı kurumdan ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak dağıtım şirketlerinin faaliyet gösterdiği, Özelleştirme İdaresince görüşüne başvurulan, Danıştay 1. Dairesinin kararları uyarınca, TEDAŞ"ın faaliyet alanında yer alan ve dağıtım faaliyeti için gerekli olan işletme varlıkları üzerinde, mülkiyet hakkı saklı kalmak kaydı ile işletme hakkının devri suretiyle özelleştirmenin yapıldığı, bu bağlamda, öncelikle, davalı ... ile %100 hisselerine sahip olduğu 20 elektrik dağıtım şirketi arasında dağıtım varlıklarının işletilmesine ilişkin “İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi” imzalandığı, 4628 sayılı Kanun"un 14.maddesine 5496 sayılı Kanun"un 4. maddesi ile eklenen “TEDAŞ"ın faaliyet alanında yer alan ve dağıtım faaliyeti için gerekli olan işletme ve varlıklar üzerinde, mülkiyeti saklı kalmak kaydı ile TEDAŞ ile belirlenen dağıtım bölgelerinde faaliyet göstermek üzere kurulan elektrik dağıtım şirketleri arasında işletme hakkı devir sözleşmesi düzenlenebilir” hükmüne istinaden TEDAŞ ile %100 kamu hissesine sahip davacı arasında işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığı, daha sonra %100 kamu hissesinin blok satış yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla ihaleye çıkarıldığı, davacı şirket için ihale şartnamesi çerçevesinde dava dışı şirketin teklif verdiği ve davacı şirketin devrinin imzalanan HSS ile gerçekleştiği, böylece davacı şirketin özelleştirilmesinde hisse satış modelinin uygulandığı, böylece, davacı şirketin tüzel kişiliğine bağlı hukuki statüsü korunarak, davacı şirketin tüm kamu hisselerinin dava dışı şirkete devredildiği, İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi, İhale Şartnamesi ve Hisse Satış Sözleşmesi ile anlaşılmıştır.
    Özelleştirme kapsamındaki devirlerde, idarenin bu tür tasarrufları özel hukuk hükümlerine tabi olup, ÖUHK"da BK"nun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmemiştir. O halde özel hukuk hükümlerine tabi bu tasarruflara da mülga BK"nın m.179 uygulanabilir. (Arıcı, Mehmet Fatih, Ticari İşletmenin Aktif ve Pasifi ile Devri-2008 BASI, Sayfa 62).
    Öte yandan ticari işletmenin devrinde olağan olan, işletmeye ait malvarlığının aktiflerinin yanı sıra, pasiflerinin de devrin kapsamına dahil edilmesi, böylece pasiflerin bir anlamda teminatını oluşturan aktiflerle birlikte bir bütün olarak devredilmesidir. (Bk m.179, TBK m.202, TTK 11/3)
    Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalardan sonra, somut olaya gelindiğinde; İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi bağıtlandığında, davacı şirketin %100 hissesi davalı ..."a ait olup, Özelleştirme İdaresi"nin %100 davalı hissesini ihaleye çıkarması üzerine, dava dışı şirketce hisselerin tümü satın alınarak, hisse satış sözleşmesi imzalanmıştır. Bu bağlamda uyuşmazlığın hisselerin %100 devrini sağlayan ticari işletme devri niteliğinde olan, ikinci hisse satış sözleşmesine göre uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Belirttiğim nedenlerle, ikinci hisse satım sözleşmesine göre davanın reddi gerekirken, davalı ile yine davalının %100 hisseye sahip olduğu dönemde bağıtlanan ilk İşletme Hakkı Devir Sözleşmesine göre uyuşmazlığı ele alıp çözümleyen çoğunluk görüşüne karşıyım.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi