14. Hukuk Dairesi 2015/4552 E. , 2017/6556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 13.12.2013 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ipoteğin kaldırılması isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, davaya konu 4 no’lu bağımsız bölümün müvekkiline ait 3/20 oranındaki hissesi üzerine 17.04.2013 tarihinde, davalı lehine 1.derecede, bila faiz ve 31.10.2013 süre ile ipotek tesis edildiğini, ipoteğe dayanak teşkil eden senetlerin ödendiğini, ipoteğin dayanağı olan borcun sona erdiğini ve senetlerin geri alındığını, ancak davalının ipoteği kaldırmaya yanaşmadığını ileri sürerek anılan senetlerin karşılığı borcun ödendiğinin tespitini,davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, borcun ödenerek sona ermediğini, yeni senetler düzenlenmek suretiyle yenilendiğini, ipoteğin ödünç verilen paranın ödenmemesi nedeniyle devam ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dosyaya ibraz edilen sulh protokolüne göre davacının borcunu kabul ettiği ve protokoldeki imzanın kendisine ait olduğunu belirttiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Hükmü,davacı vekili temyiz etmiştir.İncelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, 55.150,00 TL için tesis edildiği görülmektedir. Açıklanan bu niteliğe göre ipotek, kesin borç (karz) ipoteğidir. Türk Medeni Kanununun 875. maddesine göre kesin borç (karz) ipoteği, anapara yanında, gecikme faizini ve icra takibi yapılmışsa takip masraflarını da güvence altına alır. Alacaklı, ipoteğin fekki için anaparanın dışında takip masraflarını ve geçen günlerin faizlerini de isteyebileceğinden, ipoteğin kaldırılmasına ancak anaparanın, gecikme faizinin, icra takibi yapılmışsa takip giderlerinin ödenmesi halinde karar verilebilir. Taşınmaz malikinin ödeme iddiası varsa bu iddianın da yazılı delille kanıtlanması zorunludur.Ancak, borçlu anapara ipotek miktarından bir kısmını ödemiş veya depo etmişse yine de davanın reddi gerekir ise de, “çoğun içinde az da vardır” kuralı uyarınca Tapu Sicil Tüzüğünün 31/2 maddesi hükmüne göre ipotek bedelinden ödenen bölümün kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesi gerekir.Taraflar davaya konu ipoteğin dayanağı borç ile ilgili olarak aralarında 24.04.2014 tarihli protokolü imzalamışlardır. Davacı vekili, 16.04.2013, 02.04.2013, 01.03.2013, 08.10.2012 keşide tarihli toplam 7 adet bono ibraz etmiş olup borcun ödediğini ileri sürmüştür. Taraflar arasında imzalanan 24.04.2014 tarihli protokolde borç 78.000 TL olarak kararlaştırılmıştır.Bu durumda mahkemece, protokole göre ödenmesi gereken bedel saptanmalı, davacının ödediğine ilişkin olarak ibraz ettiği bonolar da değerlendirilmek suretiyle kalan borç miktarı tespit edilmeli ve alacaklıya ödenmek üzere davacıya depo ettirilmeli, eksiksiz depo edilirse ipotek şerhi terkin edilmeli, kısmen ödeme yapılırsa davanın reddine karar verilmekle beraber ödenen bölümün kütüğün düşünceler sütununda gösterilmesine karar verilmelidir.Değinilen yönler gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenler ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.