Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/10001
Karar No: 2017/3427

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/10001 Esas 2017/3427 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2015/10001 E.  ,  2017/3427 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Asıl davada davacılar vekili 21.05.2013 tarihli dilekçe ile müvekkillerinin murislerinin paydaş olduğu .. ili, ... ilçesi, ... mevkii 185 sayılı parselin 2.860,62 m2 yüzölçümlü kesiminin 186 sayılı parselin ise tamamının orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapularının iptaline karar verildiğini, tapuların iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 200.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 10.02.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutup asıl dava yönünden toplam 370.700.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
    Birleştirilen davada davacılar vekili 11.02.2014; tarihli dilekçe ile müvekkillerinin murislerinin paydaş olduğu ... ili, Çınarcık ilçesi, Kanburdere mevkii 185 sayılı parselin 2.860,62 m2 yüzölçümlü kesiminin 186 sayılı parselin ise tamamının orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapularının iptaline karar verildiğini, tapuların iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 133.778.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
    Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; asıl ve birleştirilen davaların kabulüne, 370.700.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak asıl davanın davacılarına, 133.778.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak birleştirilen davanın davacılarına verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1957 yılında yapılan kadastro sırasında ... ilçesi, ... mevkii 185 ve 186 parsel sayılı sırasıyla 11.110 m2 - 7.080 m2 yüzölçümündeki taşınmazların tapu kayıtları uygulanarak zeytinlik niteliği ile .... ve ortakları adlarına tespit ve tescil edildikleri, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/176 E. - 2007/383 K. sayılı ilamıyla 186 sayılı parselin tamamının, 185 sayılı parselin ise 2.860,62 m2 yüzölçümlü bölümünün tapu kaydının
    iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescillerine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 18.09.2008 tarihinde kesinleştiği, yine Hazine ile Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından açılan dava sonucu ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/120 E. - 2010/510 K. sayılı ilamıyla 185 sayılı parselin 8.249,38 m2 yüzölçümlü kesiminin 2/B alanında kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilip 2/B alanı olarak Hazine adına tesciline karar verildiği, eldeki asıl davanın 21.05.2013 tarihinde, birleştirilen davanın 11.02.2014 tarihinde açıldığı, asıl davada 10.02.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle talep sonucunun 370.700.-TL olarak artırıldığı, ancak birleşen davada talep edilen miktar üzerinden peşin nisbi harcın tamamının alınmadığı, 500.-TL başvuru harcı adı altında harç alındığı, eksik peşin harç tamamlatılmadan davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nisbi harca tabi davalardandır.
    492 sayılı Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
    Harçlar Kanununun “Nispi harçlarda ödeme zamanı” başlıklı 28. maddesinin birinci fıkrasında aynen “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir” denildikten sonra 23/7/2010 tarihli ve 6009 sayılı Kanunun 18. maddesi ile değişik (a) bendinde “Karar ve ilam harcı” alt başlığı ile “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilâm harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Aynı Kanunun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32. maddesinde ise, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir.
    Yukarıda belirtilen madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
    Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
    Somut olayda, 1.000,00.-TL tazminat talep edilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi "Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır..." hükmü uyarınca eldeki uyuşmazlıkta nispi harç alınması gerekmektedir.
    Ne varki; birleştirilen davada dava açılırken peşin nisbi harcın tamamı ödenmemiştir. Yargılama sırasında dava değeri üzerinden alınması gereken peşin nispi harcın ilgilisince tamamlandığına veya mahkemece tahsil edildiğine ilişkin bir belge ya da bilgi de dosyada ve Uyap ortamında yer almamaktadır.
    Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacıların yargı harçlarını ödeme yükümü altında oldukları anlaşıldığına göre, asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde belirtilen dava değeri üzerinden peşin nispi harç tamamlanmadıkça eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır.
    Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, birleşen dava yönünden eksik harç alınarak yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Bundan ayrı 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. 4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
    Ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmazlar hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların payları oranında gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacıların zararı, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/176 E. - 2007/383 K. sayılı kararının kesinleştiği 18.09.2008 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarih itibariyle 186 sayılı parselin tamamının, 185 sayılı parselin ise orman yapılan 2.860,62 m2 yüzölçümlü kesiminin değerinin belirlenmesi gerekmektedir.
    Nevar ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporunda; çekişmeli taşınmazların kapama zeytinlik niteliğinde oldukları belirtilerek, net zirai gelir yöntemiyle her iki parselin tamamının dava tarihindeki değeri belirlenmiştir.
    Tapusu iptal edilen taşınmazın arazi niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak, gerçek zararın, tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibariyle net zirai gelir metoduna göre hesaplanması zorunlu iken, mahkemece dava tarihi itibariyle ve istek dışına çıkılarak 185 parselin orman yapılan 2.860,62 m2 yüzölçümlü kesimi yerine tamamı yönünden yapılan değerlendirmeye göre hüküm kurulması doğru değildir.
    Diğer taraftan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/176 E. - 2007/383 K. sayılı kararında 185 sayılı parselin 2.860,62 m2 yüzölçümlü kesimi ile 186 sayılı parselin tamamının orman ağaçlarıyla kaplı olduğu belirtildiği halde hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporunda tam kapalı zeytinlik oldukları belirtilerek zeytin geliri üzerinden tazminat belirlenmiştir.Bu durumda çekişmeli taşınmazların kapama zeytinlik olup olmadığı yönünde duraksama olmuştur.
    Bunlardan ayrı çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesine Karayolları Genel Müdürlüğü lehine 7.11.2005 tarihinde kamulaştırma şerhi konulduğu, çekişmeli 186 sayılı parselin 270,86 m2, 185 sayılı parselin ise 5.127,83 m2 yüzölçümlü bölümlerinin ... -Armutlu karayolunda kaldığı anlaşıldığı halde kamulaştırma sebebiyle davacılara veya murislerine ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmadan yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir..
    O halde öncelikle yürürlükteki Harçlar Tarifesi uyarınca birleştirilen davada dava değeri üzerinden eksik peşin nisbi harcı ödemesi yönünde asıl ve birleşen davanın davacılarına usulünce süre verilmeli, ondan sonra çekişmeli taşınmaz arazi niteliğinde olduğundan çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmi verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilip konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, 185 sayılı parselin 2.860,62 m2 yüzölçümlü kesimi ile 186 sayılı parselin tamamı davaya konu olduğundan anılan yerlerin üzerinde kapama zeytinlik bulunup bulunmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmeli, taşınmazların fotoğrafları çektirilip dosyaya konulmalı, sulu-kuru olup olmadıkları, yerleşim alanına uzaklıkları, iklim şartları, arazilerin toprak ve topoğrafik yapıları ve bölgesindeki konumları gözetilerek kapama zeytinlik ise zeytin geliri üzerinden, orman ağaçlarıyla kaplı ise çevredeki ekilebilir ürün geliri üzerinden net gelir yöntemiyle değerlendirme tarihine göre değerlerinin tespit ettirilmesi, bu şekilde tapusu iptal edilen davacıların pay oranları gözetilerek gerçek zararlarının saptanması, çekişmeli yerler kamulaştırılmış ve davacılar ile murislerine kamulaştırma bedeli ödenmiş ise ödenen miktarın tespit edilen tazminat miktarından düşülmesi gerektiği gözetilerek birleşen davada eksik peşin nisbi harcın tamamlanması halinde dava dilekçesinde belirtilen dava değeri üzerinden, eksik harcın tamamlanmaması halinde harcı yatırılan dava değeri üzerinden, asıl davada harç alındığından ıslahla artırılan miktar üzerinden oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 19/04/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi