11. Hukuk Dairesi 2019/2295 E. , 2020/328 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/12/2016 tarih ve 2015/134 E. - 2016/245 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi"nce verilen 28/03/2019 tarih ve 2017/1517 E. - 2019/666 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kurulduğu 1964 yılından bu yana CEYO markası ile üretim yaptığını, hem tüketici nazarında hem ticari çevresinde haklı bir itibara ve güven algısına sahip olduğunu, müvekkili CEYO A.Ş"nin ürünlerinin taklit edildiğini, diğer davacı ......"nün müvekkil CEYO A.Ş.’nin yetkili bayisi ve CEYO ürünlerini satan Derya Kundura unvanlı mağazanın sahibi olduğunu, davalı firmanın müvekkili firma ile aynı sektörde faaliyet göstererek ayakkabı terlik imalatı işi ile iştigal ettiğini, davalı firmanın müvekkil firma ürünlerini çok sık taklit ettiğini, tüm uyarılara rağmen eylemine devam etmesi nedeniyle İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/172 E. sayılı dava dosyasında yapılan yargılama sonunda davalının haksız rekabet fiilinin tespiti ve men"i ile müvekkil firmaya maddi-manevi tazminat ödenmesine hükmedildiğini, davalının haksız rekabet fiilini işlediği ikrarını içeren 2006 tarihli protokol imzalandığını, ancak tüm buna rağmen davalının müvekkil firma ürünlerini taklit etmeye devam ettiğini, davalının, müvekkili firma bayisi ...’ye CEYO markalı ürünlerin yanında kendisinin ürünlerini de satmasını talep ettiğini, ancak bu teklife olumsuz yanıt aldığını, ve taciz niteliğindeki ihtarnameler gönderdiğini, davalı adına tescilli olan 2013 02076 numaralı tasarımdan yola çıkarak müvekkil firmanın bu tasarımı ve davalının marka hakkına tecavüz edildiği iddiasında bulunduğunu, davalının haksız ve hukuk dışı ./..
ihtarnameler göndermek şeklindeki bu haksız fiili sebebiyle müvekkillerin tazminat hakkı doğduğunu, bu ihtarnameler ile müvekkilleri rencide edildiğini, müvekkillerin kişilik haklarının zedelenerek maddi ve manevi zarara uğrattığını, yeni ve ayırt edici özelliğe sahip olmayan 2013 02076 numaralı endüstriyel tasarım tescilinin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere CEYO A.Ş. lehine 1.000.- TL maddi ve 15.000.- TL manevi tazminata diğer davacı ...... lehine 5.000.- TL manevi olmak üzere toplam 21.000.- TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 17/12/2015 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını beyan etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin 1994 yılından beri ayakkabı ve terlik sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkilin ticaret unvanı ve markası olan “MUYA” ibaresinin TPMK nezdinde tanınmış marka olduğunu, müvekkilin dava konusu olan tasarımının birçok firma tarafından taklit edilmekte olduğunu, iltibas yaratacak kadar benzerlerinin sürekli piyasaya sürüldüğünü, 2006 tarihli protokolün karşılıklı mutabakat ile imzalanmış olduğunu, ancak davacının iyiniyetle imzalanmış olan bu protokol içeriği ve imzalanış amacından farklı bir şekilde sunduğunu, İstanbul 38. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2011/172 E. 2014/82 K. sayılı kararının müvekkili lehine Yargıtayca bozulduğunu, müvekkilin tescilli dava konusu tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olduğunu, müvekkilin ayak rahatlığını sağlamak için kullanılan malzemeden bir doku oluşturarak, bu dokudaki jelin de saydam olmasını sağlayarak tüketicinin dokunun içeriğiyle ilgili şüphelerini izole etmeyi amaçladığını, müvekkil tasarımının yeni ve ayırt edici özelliklere sahip olmadığı iddiasının hakkaniyete aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı davanın reddini beyan ve talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamı ve bilirkişi raporları doğrultusunda davalının Endüstriyel tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliğinin bulunmadığı, davacı tarafın maddi tazminat talebini atiye bıraktığı, tescilli tasarımın tescil edildiği müddetçe koruma altında olduğundan, davacı yanın manevi tazminat talebi de yerinde görülmediği gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalı adına TPMK nezdinde tescilli 2013/02076 tescil nolu 13.03.2013 tescil tarihli 1 adet ayakkabı hava yastığı isimli endüstriyel tasarımının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacının maddi tazminata yönelik talebini atiye bırakması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, bilirkişi heyetinden rapor alınarak, davacı tarafça yenilik giderici delil olarak sunulan ayakkabı görselinin, internet adresinde 16.01.2011 tarihinde yayınlandığı, yayın tarihinin tasarım başvuru tarihinden önceye ait olduğu ve görselin ilk derece mahkemesince alınan ek raporda, davalı tasarımının yenilik ve ayırd edicilik niteliğini ortadan kaldırdığının tespit edildiği, ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük kararının yerinde olduğu, davalı tarafın geçerli ve yürürlükte olan tescilli tasarım belgesi bulunmakla, davacı tarafa ihtarname göndermesinin tasarım tescilinden kaynaklanan hakların kullanılması mahiyetinde olup, hukuka aykırı bulunmadığı, yasal hakların kullanılması kapsamını aşan ve davacı tarafça saldırı ve taciz olarak nitelendirilen mahiyette bir fiilinin bulunmadığı kanaatiyle ilk derece mahkemesinin manevi tazminatın reddi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle, HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava; endüstriyel tasarım tescilinin hükümsüzlüğü, sicilden terkini, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüyle; davalı adına TPMK nezdinde tescilli 2013/02076 tescil numaralı, 13.03.2013 tescil tarihli, 1 adet ayakkabı hava yastığı isimli endüstriyel tasarımının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davacının maddi tazminata yönelik talebini atiye bırakması nedeniyle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece yargılamasında eksiklik görülerek istinaf incelemesi sırasında, davacı vekilinin delil olarak dayandığı web adresindeki görselin siteye yüklenme tarihinin, davalı tarafın tasarım tescil başvurusundan önceye ait olup olmadığının şüphe doğurmayacak şekilde tespitinin önem arz ettiği gerekçesiyle bilirkişi raporu alındıktan sonra, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca yargılamada eksiklik bulunmadığının ve kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediğinin anlaşılması karşısında istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesi gerekir. Başka bir anlatımla ilk derece mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılması üzerine başvurunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince açıklandığı üzere yargılamada eksiklik görülerek, davacı iddialarının ispatı yolunda araştırma yapılmıştır. Bu durumda HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince; duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı karşısında esastan yeni bir karar verilmesi gerekmektedir. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği açıktır. Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekirken, HMK m. 353/1-b-1 kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine; ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.