13. Hukuk Dairesi 2016/26363 E. , 2019/2910 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı banka, davalı borçlunun 17.000,00 TL’lik 09/07/2013 tarihli ihtiyaç kredisi sözleşmesinden kaynaklanan borcu sebebiyle, davalıya söz konusu ihtiyaç kredisi borcu ve faizlerinin ödenmesini içeren ihtar çekildiğini, çekilen bu ihtarın davalıya tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafın borcunu ödemediğini, borcun ve faizlerinin ödenmesi hakkında ilamsız icra takibine başlandığını, ödeme emrine borçlu davalının itiraz ettiğini, takibin durduğunu, davalının iddialarının icra takibini kötüniyetle durdurup davacı bankanın alacağına kavuşmasını engellemek amacını taşıdığını, haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, davalının %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, her ne kadar davacının dilekçesinde borcun ve faizlerinin ödenmesi için ihtar çekildiğini beyan etmiş ise de tarafına böyle bir ihtar gelmediğini, yasal olarak temerrüte düşmediği halde düşmüş muamelesi yapıldığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacı bankanın usulüne uygun ihtar ile davalıyı temerrüde düşürmeden takip başlattığı, borcun muacceliyeti açısından temerrüdün gerektiği, dolayısıyla borç muaccel olmadan yapılan takibe itirazın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
4077 sayılı kanunun 10. maddesi tüketici kredisi hükümlerini düzenlemiş olup, davacı ile davalı arasında düzenlenmiş bulunan dava konusu sözleşmede, bu düzenleme kapsamında bir tüketici kredisi sözleşmesidir. Anılan yasa maddesinde “... Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” hükmü yer almaktadır.
Dosya kapsamı ile davalı borçlunun birbirini izleyen en az iki taksiti ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Buna göre davacı bankanın kredi sözleşmesinin 12. maddesinde saklı tuttuğu hakkını kullanabilmesi için 4077 sayılı kanunun 10. maddesi hükmüne göre birbirini izleyen en az iki taksitin belirlenerek ödenmesi, aksi halde bakiye tüm taksitlerin muaccel olacağı uyarısını taşıyan ve 7 gün süreli ihtarname gönderilmesi gerekir. Davalı ... "a gönderilen 16.04.2014 tarihli ihtarının tebliğ edilmediği,tebliğ edilmiş olsa dahi ihtarnamede tüm alacağın muaccel olduğu bildirilerek borcun tamamının ödenmesi istenmiştir. Bu durumda ihtarnamenin 4077 sayılı kanunun 10. maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez ve dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı, davalı borçlunun takip tarihinde halen ödemediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir.
Mahkemece alınan 27/11/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre, davalının davacı bankadan 17.000,00 TL tutarında tüketici kredisi kullandığı, yaklaşık 5 taksit ödeme yaptığını, ancak takip eden aylara ilişkin ödeme yapılmadığı görülmüş,banka tarafından noter kanalıyla borçluya gönderilmesi istenilen ihtarnamenin tebliğ edildiğine dair belgenin dosyada bulunmadığı tespit edildiğinden, temerrüt başlangıç tarihinin icra takip tarihi olan 09/06/2014 olması gerektiği o tarih itibariyle 15.082,94 TL asıl alacak, işlemiş akdi faiz ve bsmv o.ü toplam 15.903,94 TL bankanın alacaklı olduğu sonucuna ulaşıldığı bildirilmiştir.
Öyleyse gerektiğinde bilirkişiden ek rapor alınarak, takip tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş alacak miktarı yönünden davanın kabulü ile belirlenecek alacak yönünden takibin devamına karar vermek gerekirken, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.