13. Hukuk Dairesi 2016/27450 E. , 2019/2905 K.
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalının kendisinden toplam 25.000,00 TL borç aldığını ve bu borcun bakiyesini ödemediğini, bunun üzerine aralarında düzenlemiş oldukları bonoyo dayalı olarak ... İcra Müdürlüğünün 2012/130 esas sayılı takip dosyası ile genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalının borca ve imzaya itiraz edip takibi durdurduğunu belirterek; borçlunun borca ve imzaya itirazlarının iptaline, %20"den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacıya vermiş olduğu 2.500,00 TL bedelli senet üzerinde tahrifat yapılıp senet bedelinin 25.000,00 TL yapıldığından bahisle davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, senet üzerindeki imzaların davalının eli ürünü olduğunun adli tıp raporu ile anlaşılması, bu raporda senet üzerinde tahrifat yapılmadığının belirtilmesi, yine davalı tarafından üzerinde tahrifat yapıldığı iddia edilen 2.500,00 TL senet aslının davacı tarafça dosyaya ibrazı dikkate alındığında; davalının öncelikle imzaya, bilahare kendisi tarafından verilen senet üzerinde tahrifat yapıldığı şeklindeki çelişkili beyanlarının yerinde olmadığından davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-20.11.2014 tarihli duruşmada verilen ara kararla davacı asilin "davalı tarafça cevap dilekçe ekinde ibraz edilen belgede bahsi geçen borcun dava konusu borç ile aynı olup olmadığı, belge altındaki imzanın davacıya ait olup, olmadığı" konusunda isticvabı hususunda ihtaratlı davetiye tebliğine karar verilmişse de, bilahare davacıya 21.04.2015 tarihli duruşmada, HMK 233/2 maddesi gereğince davacıya hangi konuda yemin edeceği açıklanıp, yeminin anlam ve önemini anlatılıp, yalan yere yemin etmesi hâlinde cezalandırılacağı hususu ihtar edilip HMK 233/4 maddesi gereğince yemin eda ettirildiği görülmüştür. Böylece davacının, çelişkili ara kararlarla dinlendiği görülmüştür; bu durumun usulsüz olduğu ise çok açıktır.
Öncelikle davada ispat yükünün hangi tarafta olduğunun belirlenmesi, varılacak sonuca göre ispat yükü üzerine düşen tarafın delillerinin toplanması ve sonucuna uygun değerlendirme yapılması gerekirken, ispat yükü belirlenmeden davacıya mahkemece yemin ettirilmesi hukuki sonuç doğurmaz. Davacıya 20.11.2014 tarihli duruşmada verilen ara karar gereği gönderilen isticvap davetiyesinden sonra bu tebliğin sonraki duruşmalarda yemin gibi değerlendirilip, 21.04.2015 tarihli duruşmada da H.M.K."nun 233/4 maddesi gereğince davacıya yemin eda ettirilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Kabule göre; davalı, mazeret beyanını içerir dilekçe vermiş ve mahkemece 23.06.2015 tarihli duruşmada, davalı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verildiği açıklanmış; sözlü yargılama ve hüküm için ayrıca gün tayin edilmesine yer olmadığına, davacı tarafın hazır olması davalı tarafın mazeretli olması dikkate alınarak sözlü yargılama ve hüküm duruşmasının hemen icrasına yazılı şekilde karar verilmiştir. Mahkemece, davalı vekilinin mazereti kabul edildiğine göre, duruşma gününü bildirir tebligat yapılmadan davalının yokluğunda karar verilerek savunma hakkı kısıtlanıp, hukuki dinlenilme hakkını ihlaline neden olacak şekilde davanın sonuçlandırılması eleştiri konusu yapılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.