14. Hukuk Dairesi 2017/5152 E. , 2021/1426 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı ... tarafından, 13/01/2016 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi istemi üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 11/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı ... vekili; Kovancılar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/158 Esas sayılı dosyasından verilen yetki üzerine anılan dava dosyasına ibraz edilmek üzere; muris ..." e ait mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, muris ..."in nüfus kaydı sorgulamasında babası ..." in ölüm kaydının "bilinmeyen", kardeşi Şadiye Halisdemir"in ölüm kaydının ise "kapalı" olarak göründüğü, mirasçılarının "sağ" olup olmadıklarının mevcut nüfus kayıt örneklerine göre belli olmadığı gerekçesiyle; dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yetki belgesine dayanılarak mirasçılık belgesi verilmesi istemli olup; yukarıda anılan gerekçe ile mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç doğru olmamıştır.
Dosya içerisindeki nüfus kayıtları incelendiğinde; muris ..."in ... TC kimlik numaralı olup 1908 yılında doğup 1987 yılında vefat ettiği, babası ve baba bir kardeşi ....."in nufus kayıtlarına göre mirasçısı olarak göründükleri, Şadiye"nin evli olarak 1980 yılında vefat ettiği anlaşılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 30. maddesi hükmünde, doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Miras bırakanın gerçekte var olduğu ancak mirasçı bırakmaksızın öldüğü belirlendiği takdirde son mirasçının Hazine olacağı gözönüne alınarak buna göre mirasçılık belgesi verilmesi gerekir. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için miras bırakanın hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının miras bırakanın mirasçısı olmadığının tespiti gerekir. Mahkemece verilen yetki üzerine açılan eldeki davada ise davanın kabulüne karar verilebilmesi için davacının mirasçı sıfatının bulunmasının gerekmediği de kuşkusuzdur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. 501. maddesine göre ise, mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer.
TMK"nun 594. maddesi ile “Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır. İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer.” düzenlemesi getirilmiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekişmesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Bir davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflardan delillerinin sorulup saptanması, gösterilecek ve davanın sonucunu etkileyecek tüm delillerin eksiksiz toplanması, ilgili yerlerden gerekli belgelerin getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir. Mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davaların çekişmesiz yargıya tabi olmaları sebebiyle bu tür davalarda re"sen araştırma prensibinin uygulanacak olması sebebiyle gerekirse re"sen tanık dinlenmesi, zabıta araştırması yapılması, mirasbırakanın üzerine taşınmaz kaydı olup olmadığının sorulması, varsa ilgili tapu sicil müdürlüğünden tapu kayıtları, dayanak bilgi ve belgelerin getirtilmesi, mirasbırakanın adres ve kimlik bilgilerinin araştırılması, nüfus kayıtlarının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden sorulması, bütün imkanların kullanılması gerektiği tartışmasızdır.
O halde davanın yetki belgesine dayanılarak ve ispat imkanı kısıtlı üçüncü kişi tarafından açılmış olduğu göz önüne alınarak, mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma yapılması gerekirken, duruşma açılmaksızın, davacı vekilinin delilleri değerlendirilmeksizin ve son mirasçının da Hazine olacağı göz önüne alınmaksızın eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 02/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.